menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

HARAÇ MEZAT

17 0
23.01.2025

Samsun’da Rusları ilk kez bir şeyler satarken gördüğümde öyle şaşırmıştım ki. Kendilerine tahsis edilen yerde serdikleri bezlerin üzerinde para edebilecek neleri varsa getirmiş satıyorlardı. Zamanla tezgâhları ve tenteleri oldu.

Şimdiki “Yabancılar Çarşısı” adını almamıştı henüz bulundukları yer. Ben o zaman üniversite son sınıf öğrencisi olduğumdan hem çalışıyor hem de okuyordum. Okulumu bitirince yeniden sınava hazırlanıp edebiyat okumayı da planladığım için pek zamanım olmuyordu gezip tozmaya; ama bambaşka bir kültürle temasta olmak cazip geldiğinden oraya ayıracak vakit buluyordum mutlaka. İlk aldığım şey en az orası kadar ilginç bir nesneydi: Çok güzel bir büyüteç. Yaklaşık yetmiş yaşlarında bir bey efendiden almıştım. Benim işletme bölümünü bitirdikten sonra edebiyat okuma planım için aldığımı öğrenince fiyatta da bayağı bir indirim yapmıştı. Öyle büyük bir sevgiyle sarmıştı ki gazete kağıdına, onun gösterdiği özenden anlamıştım ki bazı eşyalar maddi karşılığının üzerinde değer taşır. Osmanlıca öğrenirken en büyük yardımcım olan bu güzel büyüteç hala masamın üzerinde durur, benim de en kıymetlimdir. Onu görmek hayata biraz içerlememe (kendini bu kadar güzel yetiştirmiş bir insana en değerli eşyalarından birini sattırabilecek kadar acımasız olduğu için) neden olsa da ne zaman bir konuyu öğrenmeye çalışırken zorlansam ondan güç alırım. Zira bana onu elleriyle teslim eden eski sahibi mükemmel derecede Almanca, İngilizce ve Fransızca konuşuyordu.


Her dönemde, her yerde insanların hayatları bir şekilde pazarlanıyor. Bunun da bize normal görünmesini sağlıyorlar. Sanayi devriminden bu yana (üretim arttığından beri) duygularımızı tezgâha yatırdık.........

© Gazete Gerçek