Yaşamla memnuniyet bağı
Bir meltem gibi girdi hayatımıza. Hirayama, tüm karmaşanın içinde tatlı tatlı esti geçti. Wim Wenders’ın Mükemmel Günler’inin başkarakteri, okuduğu kitaplarla, dinlediği müziklerle ve bakıştığı ağaçlarla günleri akıtırken bizi de “yaşama felsefesi” hakkında düşüncelerle baş başa bıraktı.
İşi Tokyo’nun tuvaletlerini temizlemek olan Hirayama’nın rutinle kurduğu memnuniyet bağı, çevresiyle sakin-sessiz iletişimi ve sadelikten tatmin oluşu besili kapitalizmin çoktan yıkıp unutturduğu bir dünyayı tekrar inşa ediyor.
Hirayama’yı izlerken arkadaşım ona bakıyor ve hayranlıkla karışık şaşkın bir ses tonuyla şöyle diyor: “İnsanın hem kendinden hem de kendi kendine bu kadar memnun olması ne değişik şey!” Bu cümle, çoğu insanın günümüzde bu iki noktadan fersah fersah uzak olduğu gerçeğini de salonun ortasına koyuveriyor.
Kendiyle baş başa kalmanın tedavülden kalkmasını, yaşamı başkalarının beğenme ölçütlerine, filtrelerine göre düzenlemeyi ve bunu gösterdikçe kabul görmeyi bugünün alışkanlıkları olarak okuduğumuzda........
© Gazete Duvar
visit website