menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İsrail’den bizim tribünlere: Değişmeyen nefret

26 8
26.12.2025

Son 2 yılda İsrail’in Gazze’de yürüttüğü imha harekatında futbol ve futbol kültürüne dair sembollerin sıklıkla hem tribünlerde hem savaş sahasında kullanıldığına tanıklık ettik. “Ele geçirilmiş” meskenlerin balkonlarından tuttukları takımın bayrağını sallayan askerler, tezahüratlarına ırkçılığı ve nefreti en pespaye biçimleriyle uyarlayanlar, Avrupa deplasmanlarında Müslüman kökenli göçmenleri “Gazze’de hiç çocuk kalmadı” tipi sloganlarla tahrik edenler, Filistinli ailelerin yatak odalarından çaldıkları iç çamaşırlarla poz verip aklınca kadınları aşağılayanlar…

Sadece ırkçılıkla nam salan Beitar Jerusalem ve onun meşum ultrası La Familia’dan bahsetmiyoruz, İsrail’in en popüler kulübü Maccabi Tel Aviv’den, ilerici-solcu geçmişi ve tabanıyla anılan Hapoel Tel Aviv’e kadar son süreçte futbolu ve taraftarlığı işgalin bir parçası haline getirmeyen kalmadı.

Tabii biz, “zulüm” dışarıda yaşanınca tarafımıza göre çok cingöz olabiliyoruz da aynı zamanda biraz balık hafızalıyız da. Ya da görmezden gelme konusunda ordinaryüs profesörüz diyebiliriz. Çünkü çatışma ortamında “zapt edilen” evlerden sosyal medya aracılığıyla mesaj vermeyi de, ölü bedenleri işkence/propaganda aracına çevirmeyi de, tribünleri nefret/ayrımcılık/savaş pompalamak........

© Evrensel