Habertürk, Mehmet Akif Ersoy ve etik
Yeni Akit, İnternethaber, Son Dakika gibi haber sitelerinin, “Haber spikerlerine kıyafet tepkisi”, “Teşhirci haber spikerlerine çok sert tepki”, “Bunları mı seyredeceğiz?” başlıklı haberlerin kaynağı, Mücahit Birinci’ydi.
Fakat bu haberlerde “Eski AK Parti MKYK Üyesi” olarak yazdıkları Birinci’nin, serbest bıraktırmak için bir tutukludan 2 milyon dolar istediği iddiaları ortaya çıkınca disipline sevk edildiği ve partiden istifa etmek zorunda kaldığı belirtilmiyordu.
Ne yazık ki, bu haberlerde kadın sunucuların boy boy dekolte pozları kullanılarak kadın bedeni metalaştırıldı, haberleri pazarlamanın aracı olarak kullanıldı. Asıl konuşulması gereken, kadın sunucuların dekoltesi değil, giyim kuşamlarıyla haberin önüne geçmeleriydi. Temel kural, kadın ya da erkek, haber aktaran kişinin haberi gölgelememesidir. Oysa bir süredir, televizyonlarımızda erkek ya da kadın sunucular, muhabirler bu kuralı unutmuş görünüyorlar…
Habertürk’teki operasyonun kadın sunucular, daha doğrusu kadın bedeni üzerinden konuşulması üzücü. Çoğunlukla Sabah’tan yayılan haberlere göre, Habertürk’te kadın sunucuların haberin önüne geçmesiyle kalınmamış.
Maalesef ifadeler ve eski sunucuların açıklamaları, bazı kadın sunucuların tacize uğradıkları, kariyer ve şantaj için kullanıldıkları, uyuşturucu ve seks partilerine zorlandıkları yönünde ipuçları içeriyor. Nitekim M. Akif Ersoy’a da “uyuşturucu madde kullanılmasına yer ve imkân sağlama” nın yanı sıra “kadınları bazı kişilerle ilişkiye sokarak, bu ilişkiler üzerinden sektörel ve maddi menfaat sağladığı" suçlamaları yöneltiliyor.
Bu iddiaların tutuklanmayı gerektirecek suç olup olmadığı tartışılabilir, ama eğer doğruysa olup bitenlere özel yaşam ve mahremiyet olarak da bakılamaz. Elbette henüz yargılama başlamadığı için peşin hüküm vermemek gerek; ancak M. Akif Ersoy, uyuşturucu kullanmadığını savunurken Adli Tıp’tan tersini kanıtlayan sonuç çıkması, şüpheleri güçlendirdi.
Yine de ben bir kez daha vurgulayayım; eğer doğruysa, gazetecilik açısından çok ciddi etik sorunlar yaşanmış Habertürk’te. İlişkiler çirkinleşmiş, habercilik çürümüş.
“Saygı Öztürk’ün telefonu çaldı. Sohbet bu cümleyle başladı: ‘Alo ben Yeşil” haberi, 11 Aralık’ta Sözcü gazetesinin manşetindeydi.
“Yeşil” olarak tanınan Mahmut Yıldırım, 1990’larda adam kaçırma ve cinayetlerde tetikçilik yapmış bir JİTEM (Jandarma İstihbarat) elemanıydı. 30 yıla yakın bir süredir ortalarda gözükmüyor, kendisinden haber alınamıyordu.
Öldü diye bilindiği için de Saygı Öztürk’ün yazısı dikkat çekiciydi. Saygı Öztürk, Yeşil’in kendisini gazetenin santralından aradığını, sohbet ettiklerini anlatıyor, yazısını “Yeşil yaşadığını birilerine duyurmak mı istedi anlamadım” diye noktalıyordu. Doğal olarak, bu yazı medyada geniş ilgi gördü; Yeşil’in hayatta olduğu yönünde başka yazı ve yorumlar da yayımlandı.
İçişleri Bakanlığı, Saygı Öztürk’ü arayan kişinin peşine düştü ve “Yeşil” olmadığını, “adam öldürme ve mala zarar vermekten” hükümlü olarak Gaziantep Açık Cezaevi’nde tutulan C.A. isimli bir hükümlü olduğunu saptadı, bunu da açıkladı.
Velhasıl, C.A. adlı hükümlü “Ben Yeşil’im” diyerek Saygı Öztürk’ü kandırmıştı! Yanlışı ortaya çıkan Saygı Öztürk ise özür dilemek yerine “Alo, ben Yeşil’ diyenler yine çıkar” başlıklı yeni bir yazı kaleme alarak, ilk yazısının yararlı olduğunu savundu:
“Haberimizle kimseyi yanıltmadık, kimseye beni arayanın gerçekten ‘Yeşil’ olduğunu söylemedik. Sadece ‘Yeşil’ olduğunu söyleyen kişi olduğunu belirttim. En azından telefonu edenin kim olduğunu öğrendik, benzer olayların yaşanmaması için uyarıda bulunduk.”
Bu savunma doğruyu yansıtmıyor; Saygı Öztürk o yazısında hem “Yeşil’ olduğunu söyleyen kişi” diye yazmıştı; hem de “Yeşil şunları söyledi”,........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Rachel Marsden