menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yaşam ve ölüm

15 0
29.05.2024

Dedem ve babaannem için…

Kar yağıyor, dedem, kız kardeşim ve ben hem sohbet ediyor hem de izliyoruz, nasıl güzel… Dede biz biraz çıkıp karda yürüyelim, dedik. “Kar var, kediye, köpeğe bir şeyler götürün, yedirin” dedi.

Babaannem rahmetli olmadan bir süre önce, trafik kazası içine kriminal bir durum karışmış bir musibet atlattık. Babaannem ve dedeme, yazlıktan eve gelirken eve yakın bir yerde aracı o halde gördükleri için anlatmak zorunda kaldık, yoksa üzülmesinler diye anlatmazdık. Babaannem olayı anlattıktan sonra dedi ki; “Cemile, deden acele eder biliyorsun, yedik içtik, eve döneceğiz… ben de aceleyle kalanları topladım tam arabaya bineceğiz, bir kedi geldi mav mav miv miv… topladıklarımı çıkarttım, onu yedirdim. Bak bu musibeti atlattıysak o kedinin sayesinde, o geldi karşınıza.”

Biz, çok değerli çok iyi insanlar olan dedemiz ve babaannemiz ile büyüyen, büyüklerin verdiği terbiyeden nasiplenen çocuklardık. Ve hayatın bir gerçeği olarak canımıniçi babaannemi 2018 yılında canımiçi dedemi de geçtiğimiz hafta kaybettik, bizler aileleri olarak kendilerinden razıydık, Rabbim de razı olsun, Allah rahmet eylesin.

Bana şimdi dedemi, babaannemi sorsalar sayfalarca anlatırım. Mesela, dedemden sofrada hiçbir yemeği yarım bırakmamayı, israf etmemeyi görerek öğrendiğimizi. Babaannemden cahile çatınca ayetin “selam der geçerler” babaannemin ise “he de geç” şekilde ifade ettiği şeyi... Dedemin henüz Türkiye’deki gazetecilerin yarısının dahi haberi yokken Arakan’daki soykırımı nereden öğrendiyse öğrenip, bana ağlayarak anlatıp, oraya yardım göndermemizi tembihleyişini. Babaannemin psikoloji eğitimi almadığı halde, dertleri derya olmuş ve babaanneme derdini anlatanlara “ko dere aşağa” yani hepsini topla derenin suyuyla gönder derenin akıntısıyla gitsin tavsiyelerini… Dedemin, “ilk kız çocuklarını okutacaksın, işe güce yerleştireceksin” demesini. Televizyonda kadına karşı şiddet vakalarını görünce “bir adam karısını nasıl döver, nasıl öldürür” diye şok olup sinir küpüne döndüğünü… Babaannemin, ergenlik dönemlerimizde saçmalığın daniskasına çıktığımızda anne ve babamın haklı olarak tahammül edemediği zamanlarda o deli dana ergenliği, babaanne merhametiyle nasıl dizginlediğini… Dedem gençken ava gidermiş, bir akşam yine çay içip sohbet ediyoruz diyor ki; “Hiç bilmiyorduk, yoksa niye kıyalım kuşlara, gözleri dolarak Allah’ım affeyle bizi…” diye dua ettiğini… sabah kalktığında ilk olarak “kedileri yedirdin mi” diye sormasını… böyle binlerce merhamet örneklerini anlatabilirim… ama aynı zamanda birisi kendisine karşı haddini aştığında, haksızlık yaptığında sesinin çıkabildiği en yüksek tonla bağırarak hak aradığını, psikologlar şimdi buna “hayır demeyi bilmek” falan diyor. Yok biz, insan olmaya dair çok eksiğimiz olsa da insan olmaya dair birçok şeyi dedem ve babaannemden öğrendik. Ama…

Ama şimdi ikisi de yok. Ama şimdi özlemleri çok. Ölümün acı olduğunu size herkes anlatır ama özlemin nasıl iç sızlattığını ancak sevdiklerinizi toprağa verdiğinizde anlarsınız. Bir de eğer arkanızda büyük birer destek olan büyükleriniz gittiğinde, kırık kanatlarınıza, eksilmiş yanlarınıza bakıp o yalnız kalışın verdiği hüznü ancak onlar gittiğinde anlarsınız. Her yerde bir anıları vardır ve anılar aynı anda hem teselli sebebi hem de gözyaşlarına boğulma sebebi olabilir. Bizimki de öyle bir yas.

Büyükleriniz gittiğinde sadece onlar gitmez, onların evlerinize verdiği bereket de eksilir ve hem dedeniz hem size bir bardak su verdiğiniz için “Allah razı olsun” diyen........

© Elips Haber


Get it on Google Play