Süveyş Kanalı krizi ülkemiz için bir fırsata dönüşebilir mi?
Tedarik zinciri, küresel salgından bu yana ciddi şekilde bir kırılma yaşadı ve henüz bu kırılmanın etkisini atlatmaya çalışan şirketler, yeni yılda ortaya çıkan tedarik zinciri kriziyle ticaret yollarında sorunlarla karşılaştı. Yemen'deki Husiler’in İsrail'in Gazze'ye saldırılarına karşılık ticari gemilere yönelik eylemleri, Asya ile Avrupa arasındaki ürün akışını kesintiye uğrattı. İlk etapta bölgesel ve geçici bir kriz gibi görünen bu durum, çözümün uzamasına bağlı olarak tedarikte gecikme ya da azalma yaşanmasına, üretimin etkilenmesine, bunlara bağlı olarak küresel tedarik zinciri krizi oluşmasına neden oldu ve bu kriz bize tekrar Ümit Burnu olayını hatırlattı.
Ümit Burnu, 1488'de Portekizli kâşif Bartolomeu Dias tarafından keşfedildi ve o dönem en önemli ticaret yolu olan İpek Yolu’na bir alternatif olurken Uzak Doğu ile Avrupa arasında da bir deniz yolu bağı kurdu. 1869 yılında ise Uzak Doğu’yu deniz yoluyla Avrupa’ya bağlayacak Süveyş Kanalı tamamlandı. Böylece Avrupa ve Uzak Doğu arasında en kısa ve hızlı deniz yolu ticaret hattı kuruldu.
Süveyş Kanalı'nın inşası 1869 yılında tamamlandı ve yıllar içinde aşamalı olarak genişletildi. Bugün Mısır yetkilileri tarafından kontrol edilen bu stratejik su yolundan küresel denizcilik trafiğinin yaklaşık 'i geçiyor.
Bir araştırmaya göre, Ocak 2023'te Mısır'daki Süveyş Kanalı üzerinden 123,5 milyon ton mal taşındı ve 2022'de kanaldan 22.000'den fazla gemi geçti. 2021 yılının Mart ayında ise 'Ever Given' isimli geminin kanaldan geçerken kontrolü kaybederek deniz trafiğini tamamen durdurması yine kanalın dünya ve Avrupa ticareti açısından önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Geminin kanal yolunda kaldığı sürede dünya ticaretine her gün 10-15 milyar dolar zarar verdiği tahmin edilirken, yaklaşık 1 hafta süren çalışmaların ardından sıkıştığı yerden çıkarılan geminin dünya ticaretine olan zararının 100 milyar doları........
© Ekonomim
visit website