menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Vergi idaresi taşra teşkilatına dair değişiklik önerileri

21 0
24.04.2024

Ahmet Arslan

6 Eylül 2023 tarihinde Resmî Gazete ’de Orta Vadeli Program (OVP) yayımlanmıştır. Fakat OVP’de Maliye Bakanlığı teşkilatı bir anlamda “etkisiz eleman” gibi ceteris paribus görülmektedir. Programın III. Makroekonomik Hedefler ve Politikalar/6. Kamu Maliyesi/16. Numaralı ayrımı hariç (Bu ayrımda bir idari değişiklik değil, Vergi idaresinin fiziki, beşeri ve teknolojik altyapısının geliştirilmesinden bahsetmektedir.) harcama ve gelir birimlerine ilişkin idari bir düzenleme önerilmemiştir.

Yazımızın konusu Maliye İdaresi teşkilat yapısında gelir birimleri taşra teşkilatında il müdürlüğü ve vergi dairelerinde yapılması gereken değişiklik önerileri oluşturmaktadır. Bu değişikliklerin OVP’nin hedeflerinin gerçekleşebilmesine olumlu katkı sunacağını düşünmekteyiz.

Sonraki yazılarımız OVP’nin hedefleri doğrultusunda vergi denetimi ve iç denetim teşkilat yapısındaki değişiklikler üzerine olacaktır.

Bilindiği gibi Hazine ve Maliye Bakanlığı taşra birimlerinde ikili bir temel yapı vardır. Biri Gelir İdaresi’ne bağlı vergi dairelerinin bağlı olduğu vergi dairesi başkanlıkları diğeri ise 1 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne göre kurulan Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Taşra Teşkilatı’nın en üst birimi defterdarlık; bağımsız vergi daireleri vergi dairesi başkanlıklarına, ilçelerdeki mal müdürlükleri bünyesinde yer alan bağımlı vergi daireleri de mal müdürlüklerine bağlı olup mal müdürlükleri de defterdarlığa bağlıdır.

Vatandaşın nazarında bu parçalı görüntü; toplumda karmaşa yaratmakta, anlaşılamamakta, Maliye Bakanlığı’nın “İl müdürü kim” gibi protokol sorunları dâhil sorunlara yol açmaktadır. Ve bu sorunlar mali hizmetin kalitesini ve verimliliğini olumsuz etkilemektedir.

Bazıları “Defterdarlık, tarihi bir idari teşkilattır, korunması gereken bir mirastır” gibi tezler ileri sürse de bu tezlerin günümüz gerçekleri karşısında bir kıymeti harbiyesi yoktur. Çünkü Defterdarlıkların varlık sebebi olan siyasi, idari gerekçeler kalmamıştır. Defterdarlık idari anlayışı, bir anlamda tarihsel bir dönemi anlatan ve o tarihsel dönemlere işaret eden bir yapıdır. Oysa toplum gelişmekte ve yeni bir siyasi ve idari yapılanmalara ihtiyaç duymaktadır.

Defterdarlık; adı itibariyle siyasi, idari ve ekonomik gelişme ihtiyaçlarına cevap vermekten uzak tarihsel misyonunu tamamlamış mutlakiyetçi bir yapı üzerine ve onun önceliklerine göre bina edilmiş, sadece ve sadece yönetici sınıf ve siyasi otoritenin ihtiyaçlarına göre organize olmuş yapılandırılmış; bir lokma bir hırka, lütuf ve ihsan, biat ve itaat gibi sosyo kültürel özellikler taşıyan, “biz” ve grup çıkarını öne alan pre-kapitalist ve feodal özellikler üzerine yapılandırılmış “eski”yi hatırlatan bir idari teşkilat yapısıdır ve de “eski”dir. Cumhuriyet’in idari teşkilatları ise bu değerlerin tam karşıtı demokratik, özgürlük, adalet ve eşitlik değerleri üzerine organize olan; bir lokma bir hırka yerine kazanç elde etme üretim ve tüketime odaklı, lütuf ve ihsan yerine haklar ve özgürlükler üzerinden, “ben” ve “birey” kavramını öne çıkartan, ödev, sorumluluk ve vatandaşlık bilinci temelinde modern toplumların siyasi-sosyo kültürel değerlerine göre kendini yapılandırmış bir teşkilat yapısıdır.

Nostaljinin sevilen bir yönü vardır; özlenir, istenir ve güzel olan şeyler yad edilir. Ama sonuçta “eski”ye aittir, yaşanmış ve bitmiştir, tekrar geri gelmesinin ise artık mümkünü kalmamıştır; ne insan o insandır ne de toplum o toplumdur.

Cumhuriyet’in değerleri mutlakiyetçi yapılar değil, temeli Anayasa’da belirlenen liberal, demokratik özgürlükçü bir sosyal hukuk devleti üzerine “vatandaş” odaklı ve “vatandaş” için hizmet veren bir idari yapı anlayışındadır. Bu yapı gerçekler üzerine kurulur ve gerçeklerin olduğu yerde nostaljiye yer yoktur.

Bu nedenle söz konusu parçalı yapının Maliye Başkanlığı” gibi ya da benzeri bir adla tek çatı altında birleştirilerek Maliye Bakanlığı’nın il teşkilatı olduğunun vatandaşların-bireylerin kavraması sağlanarak hizmet vermelidir.

Modern gelişmiş Batılı kapitalist toplumlar mülkiyet ve miras sorununu çözmüş, mülkiyet ve mirasın ekonomik faaliyet dışı kalmasına hiçbir şekilde izin vermeyen, hukuklarını ekonomik verimlilik ilkesini de gözeterek düzenleyen ve uygulayan toplumlardır.

Fakat ülkemiz benzer kanunlar çıkarmamıza karşın mirasın ve mirastan kaynaklanan mülkiyet sorunlarının hâlâ çözülemediği bir ülke olmaktan kurtulamamıştır. Maalesef mirasın tasfiyesini bir türlü sorunsuz bir şekilde yapamıyoruz.

Belki de bu siyasi tarihsel sosyo kültürel bir birikimin sonucudur. Tarihte tahta geçiş kurallarını toplumsal rıza üretecek nitelikte bir yapıya kavuşturamadığımızdan olsa gerek kurduğumuz devletlerin sayısı ikili rakamların üstünde olmuştur. Siyasal miras olarak intikal eden bu durum sosyo kültürel yapıya da sanki yansımış gibidir.

Ne zaman ki anayasal bir düzen oluşturulmuş siyasal miras konusu toplumsal rıza üreten bir niteliğe kavuşmuş ve sorun çözülmüştür. Ancak ülkemizin birçok yerinde özel hukuk dışında mirastan kaynaklanan malvarlıkları (diğer adı ile tereke) hâlâ Anayasanın tanımladığı demokratik, sosyal bir hukuk devleti uygulamasına göre değil feodal sosyo kültürel öğelerin etkisinde paylaşım konusu olmaktadır.

Anlaşılacağı gibi siyasal alanda sorun çözümlenirken ekonomik ve sosyo kültürel alanda özel hukuk alanında yapılan düzenlemelerle dâhi sorununu çözmek yeterli olamamıştır.

Bu sebepten olsa gerek gün geçmiyor ki miras paylaşım sorunlarına ilişkin bir haber basına ve medyaya yansımasın. Bu haberlerden öğreniyoruz ki sorun okumuş, toplumda belirli bir statü edinmiş ve eğitimli kişilerin bile cinayet olaylarına karıştığı aile kavgalarına sahne olmaktadır. Fakat bu tür olaylar mirasın paylaşım sorunu kaynaklıdır.

Bizim üzerinde durmak istediğimiz konu ise mirasın paylaşımı sorunu değil bu paylaşımın kamu yararı gözetilerek, kangrene dönmeden kamu yararı ile özel çıkar arasında denge ve orantı gözeterek en kısa zamanda nasıl sonuçlandırılacağına dairdir.

Bir kere mirasın paylaşılmasının çok uzun zamanlar alması dolayısıyla menkul ve gayrimenkul malların sahipliği sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu sorunun çözülememesi nedeniyle, özellikle gayrimenkul mallar tarla, bağ-bahçe, arsa ve araziler bir anlamda “nadas”a bırakılarak uzun süreler boyunca zirai üretimden uzak kalmakta veya verimsiz kullanımlara neden olmaktadır. Bunun doğal sonucu da malvarlıklarının toplumsal refahı artırıcı ekonomiye verimli bir şekilde katkı sağlayan bir mekanizma olmaktan çıkarak fakirleşmeye sebep olan bir nitelik arz etmesi olmaktadır. Menkul mallar için de aynı durum söz konusudur.

Miras sorunu dolayısıyla mirasa konu malvarlıklarının, mülkiyet sahipliği sorunlarının ekonomik aktivite yani üretim-tüketim zincirinin dışında kalmasının ulusal zenginliğimize ve ülkemizin üretim gücüne olumsuz etkileri olmaktadır.

Özellikle Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgesi gibi mülkiyet yapılarının çok parçalı olduğu bölgelerde ölen vatandaşın malvarlığının özellikle de gayrimenkullerin, uzun süre mülkiyet sahipliği sorununun çözülmemesi nedeniyle bazen kısa da olsa ve çoğu zaman da uzun sürelerde üretim dışı kalmalarına sıkça rastlanmaktadır. Neredeyse her ailede paylaşılamamış daha doğrusu paylaşılmamış bir miras söz konusudur. Mirasın paylaşım süreci uzadıkça kan bağı kaynaklı artan doğumlar dolayısıyla mirasçı sayıları da artmakta ve böylece sorun daha da içinden çıkılmaz bir niteliğe bürünmektedir.

Miras tasfiye işlemlerinin bir kısmı kamusal alanda gerçekleşse de daha çok özel hukuk alanında cereyan eder ve tasfiye başlangıcı mirasçıların kişisel tercih ve iradelerine bağımlıdır. Vatandaşlarımızın mirasın tasfiyesinde çok farklı kamu kurumları ile muhatap olmaları, kendilerine çok ağır bir vergi yükü getireceği gibi sanılara kapılmaları ya da konu hakkında yeterince bilgi sahibi olamamaları dolayısıyla tedirgin ve korku dolu tavırlar göstermeleri ya da başka nedenlerle miras tasfiye işlemlerine başlamak ve bitirmek ya çok yavaş ve çok uzun sürmekte ya da hiç........

© Ekonomim


Get it on Google Play