Emisyon priminin niteliğiyle ilgili yeni yargı kararları
Emisyon priminin niteliğiyle, vergiye tabi bir gelir unsuru olup olmadığıyla ilgili tartışmalar çok eskiye gidiyor. 1960’lı yılların başından itibaren tartışmanın olduğu anlaşılıyor.
Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu Danışma Komisyonu, 04.05.1960 tarih ve 99 sayılı kararıyla, emisyon priminin kurum kazancı niteliğinde olmadığına karar vermiş. Bakanlık görüşünü ve uygulamasının bu karar paralelinde olduğuna ilişkin çok kaynak göremedim ama anladığım kadarıyla uzun yıllar emisyon primi vergilenmemiş. Kazanç niteliğinde olmadığı, ortaklarca şirkete konan değer olduğu kabul görmüş.
Danışma Komisyonu 1984 yılında konuyu yeniden görüşmüş ve 13.07.1984 tarih ve 128 sayılı kararıyla görüşünü değiştirmiş. Yeni kararda emisyon priminin vergilenmesi gereken bir kazanç niteliğinde olduğu kabul edilmiş. Karar, emisyon priminin işletme sahipleri tarafından işletmeye ilave edilen bir değer olarak kabul edilemeyeceği, Ticaret Kanunu’nun emisyon primini kazanç saydığı, sonuçta şirketlerin bütün kazançlarının nitelik ve kaynaklarına bakılmaksızın ticari kazanç sayılması gerektiği gerekçelerine dayandırılmış.
Danışma Komisyonu kararının alınmasından kısa süre sonra, 04.12.1985 tarih ve 3239 sayılı Kanun’la 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yapılan bir düzenlemeyle, emisyon primi kurumlar vergisinden müstesna tutulmuş. Düzenleme birkaç defa değişmiş ama emisyon primi istisna olmaya devam etmiş.
Sonuçta önce yorum yoluyla, daha sonra yapılan açık düzenlemeyle emisyon primi bugüne kadar kurumlar vergisine tabi tutulmadı.
Bu arada mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun geçici 23 ve 28. maddelerinde yapılan düzenlemelerle, emisyon primi 1994-2002 döneminde gelir vergisi stopajına da tabi tutulmadı.
Gelinen noktada Mali İdarenin emisyon primini kurum kazancının bir parçası olarak kabul ettiğini, yasal düzenleme gereği kurumlar vergisinden müstesna kabul ederek kurumlar vergisine tabi tutmadığını ancak kâr dağıtımına bağlı gelir vergisi stopajına tabi olduğu düşüncesinde olduğunu söylemek mümkün.
Konu burada bitiyor mu? Hayır. Emisyon priminin niteliği hala tartışmalı. Mali İdare gibi kurum kazancının bir parçası olarak vergiye tabi olduğunu düşünenler olduğu gibi, bu görüşe katılmayan, işletmeye konan sermayenin bir parçası olduğunu ve istisna düzenlemesi olmasa da zaten vergilenemeyeceğini düşünenler de var.
Emisyon primi zaten kurumlar vergisine tabi tutulmuyorsa, bu tartışma ve görüş farklılığı neden önemli? Çünkü farklı yorumlar, farklı uygulamalara neden oluyor.
Bunun en önemli örneğini kısa süre önce gündemimize gelen, kurumlar vergisinden müstesna kazançlar üzerinden % 10 oranında ek vergi ödenmesini öngören düzenlemeyle yaşadık. Bu düzenlemede emisyon primlerine ilişkin özel bir belirleme yapılmadı. Mali İdare de emisyon priminin de ek vergiye tabi olduğu yönünde uygulama yaptı. Konu yargıya taşındı ve halen yargılama süreci devam ediyor.
Bunun yanında konuyla ilgili eskiden beri yaşanan iki farklı tartışma ve uygulama daha var. Bunlardan biri, istisna kazançlara ilişkin giderlerin kurum kazancının tespitinde dikkate alınamayacağına, ikincisi de kanunen kabul edilmeyen giderler nedeniyle yüklenen katma değer vergisinin indirim konusu........© Ekonomim
visit website