İnsan zekâsının yapay aynası!
Yapay zekâ tartışmaları bugün iki uç arasında salınıyor. Kurtarıcı mucize ya da kıyamet senaryosu. Her iki anlatı da aynı hileli vaatte buluşuyor: Sorumluluğu teknolojinin sırtına yüklemek.
Oysa, bu iki uç da meseleyi ıskalıyor. Çünkü, yapay zekânın olası tehdidi bir teknoloji sorunu değil. Gerçekte tam olarak insanın kendisiyle yüzleşmesi…
Yapay zekâ toplumların, kurumların ve bireylerin zaten taşıdığı eğilimleri çoklayan bir hızlandırıcı. Bu yüzden yapay zekâyı anlamak teknoloji ile değil; kültür, etik ve felsefeyle mümkün.
Evet, yapay zekâ ön yargılı olabilir. Ama bu ön yargı ona ait değil. Bize ait!
Bugün bazı işe alım algoritmaları kadın adayları sistematik biçimde eliyor. Bazıları etnik grupları dışlıyor. Bu, algoritmaların kusuru değil, toplumların tarihsel eşitsizliklerinin veri setlerine gömülmüş, normalize edilmiş ve görünmez kılınmış hâli.
Yapay zekâ yeni bir adaletsizlik icat etmez. Var olanı ölçekler. Hızlandırır. Bu yüzden mesele ‘algoritmalar neden adaletsiz?’ sorusu değil; ‘biz hangi eşitsizlikleri veri setlerinin içine gömerek, normalize ettik?’ sorusudur.
Yapay zekâ burada tehdit değil, aynadır. Ve aynaya bakmak rahatsız edici olabilir. Özellikle de gördüklerinizden hoşnut olmadığınızda.........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Rachel Marsden