H. AYHAN TİNİN

Kendimizden bile saklarız.

Böyle iyi diye söyleniriz.

Daha koca bir hayat var diye avunuruz.

Dur bakalım, biraz da iyi şeylere odaklanalımdiye yayılır zamana duygularımız…

Oysa yaş kırkı geçmiş, hakiki ve samimi bir yaşam arkadaşı bulma şansı epeyce ortadan kalkmış, büyük aşkı ararken eğlenceli geçecek birkaç güne hatta bir iki saate çoktan razı hale gelinmiştir.

Erkeklere arkadaşları Akıllı adamsın oğlumgeyiği yapar; kadınlarsa kendi ayaklarının üzerinde duran ‘Güçlü kadın’ fotoğrafının arkasına sığınırlar.

Çoğu gece, genellikle boş bir evin kilidinde dönerken anahtar; herkes yaşadığı duyguları kutulara saklar… Ta ki yeni bir umutla, bir gün içini açmaya karar vereceği o yanlış ve vahim zamana kadar… Genellikle hayal kırıklığıdır. Ya da uygun değildir ortam!

Böyle trajik bir asıl katmandan, gülmece duygusuyla izlenebilecek bir metin ortaya çıkartmak kolay iş değil.

Kutular’ oyunundan bahsediyoruz.

Yaşı ilerlemiş, neye yaradığı belli belirsiz kariyer başarısı yakalamış, alabildiğine yalnız, o yalnızlığın içinden durmadan yaşama ilişkin cılız ve kolay vazgeçilen kararlar alan, her şeyi kendi derinliklerine atıpOrada neler duruyor acaba?diye en çok kendileri merak eden; sevgiden kaçar gibi yapıp en çok sevgiyi özleyen fakat bunu birbirine itiraf ederken utanan iki kadın… Bir parti sonrası akşamı… Kırağı düşmüş hayatların en önemli aksiyonu partilemektir çünkü… Yeni ev, doğum günü, yeni iş, yeni bir insan, yeni bir karar; partilersin, sabah başka bir dünyaya uyanacağını ümidiyle!

Şairin söylediği Şenlik dağılmış, bir acı yel kalmış bahçede yalnızmısrasının hayata dönüştüğü, yirmi dördü geçen o saatler, kutuların açıldığı zamanlardır.

Oyun da böyle bir zaman diliminde geçiyor.

Bir de üçüncü kişi var. O adam. Hep O adam olduğu zannedilen adam… Kadınlardan birinin yanında çalışan bir garson aslında, o gece yardım etmeye gelmiş… Bir de göremediğimiz, içerideki odada öteki adam…

Oyunun yazarı Burcu Görek’in kaleminin ustalığı burada ortaya çıkıyor. Bu hikâyeden doksan dakika sürecek şakacı bir metinle yukarıda bahsettiğimiz alt katmanı sarıp sarmalıyor ve eğlenerek acılaşıyor içiniz, acınız şakayla hafifliyor.

Ancak yazar oyunu yazarken bazı yerlerinde sıkılıp, hızlanmış gibi düğümler birden atılıyor ya da çözülüyor. Belki biraz daha dramaturji çalışmasıyla farklılaşabilirdi.

Yanlış anlaşılmasın metin çok başarılı, biraz daha hakkını vermekten bahsediyoruz. Bu arada oyundaki O adamın diyaloglarına yerleştirilen; erkek dünyasının Ben var ya ben’ diye boş babalanmalarıyla dolu tavırlarının, kadınlar tarafından yüzlerce yıl önce çoktan çözüldüğünü gösteren şakalar; oyuncu Ekrem Can Aslandağ’ın başarılı sahne performansı ve zamanlamasıyla, hiç aksamadan seyirciye geçiyor.

Sahne yönetimi biraz daha hareketli olacak bir tasarımla, oyun sezonun sahnede patlayan işlerinden biri olurdu diye düşünüyoruz.

Uyandığımda sesim yoktu’ oyunundan anımsadığımız Dilara Gül; ekonomik oyunculuğuyla sahnede yer alıyor. Ve metnin önemli mesajlarının abartmadan seyirciye geçmesini sağlıyor.

Kısaca iyi bir metin ve ajite etmeden oynayan, iyi oyuncularla bütünlenen bir yapıt var sahnede…

Peki özellikle oyuncuların sahnede seslerinin kaybolmasını nasıl değerlendirsek? Ben oyunu CKM küçük salonda izledim. O salonun akustiğinin yeterli olmadığını biliyoruz. Oyun öncesi bunu düşünerek bir prova alındı mı bilemiyorum. Ancak şehirdeki her tiyatro salonunun kendine özgü akustiğini hesaba katmakta yarar var.

Gelelim dekor ve ışığa… Belki başka bir sahnede iyi durabilecek koltuğun önündeki sehpa bu salonda oyuncuların ayaklarına kötü gölgeler düşürüyor. Özellikle de oyunun çok uzun bir süresinin koltukta oturarak geçtiği düşünülürse, rahatsızlık verici. Ancak kolay çözülebilecek bir mesele…

Işıklar içinde uyusun Cenk Koray ustamız pazar günleri TRT’de bir yarışma programı yapardı. Yarışmacı ya Cenk abinin teklif ettiği hediyeyi kabul etmeyi ya da kutusunu açmayı tercih ediyordu. Çok kararsız kalırdı yarışmacılar, esprisi de buydu zaten.

Kutular’ oyunu, hayatın ta kendisini anlatan bu yarışmanın ana fikrini anımsattı; size verilenle yetinmeye hazır mısınız yoksa hayatınızın kutusunu açmak ister misiniz?

Ancak yetinirseniz ne kaybettiğinizi asla bilemeyeceksiniz! Kutuyu açarsanız da geriye dönme şansınız olmayacak…

Rulet masasına sürekli küçük peyler süren korkak bir oyuncu mu olmak istersiniz, yepyeni bir yaşam ihtimalini canlı tutmaya cesaret edecek misiniz?

Tekdüze olanın güvenliğiyle bilinmez olanın çekiciliği arasında bir yerde geçip gidecek hayatınızda; bir akşamüstü deniz kıyısında insanlara anlatacağınız hikâyenin ne olmasını arzu edersiniz?

Kutular’ oyunu sezonun düşündüren, ilham veren, eğlenceli ve acılı oyunlarından biri, en önemlisi iyi tiyatro; Bu yapım Türk Tiyatrosu’na uzun yıllar katkı sağlayacak gibi görünüyor.

QOSHE - Kutular’a saklı ömrümüz! - Ayhan Tinin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kutular’a saklı ömrümüz!

31 0
19.05.2024

H. AYHAN TİNİN

Kendimizden bile saklarız.

Böyle iyi diye söyleniriz.

Daha koca bir hayat var diye avunuruz.

Dur bakalım, biraz da iyi şeylere odaklanalımdiye yayılır zamana duygularımız…

Oysa yaş kırkı geçmiş, hakiki ve samimi bir yaşam arkadaşı bulma şansı epeyce ortadan kalkmış, büyük aşkı ararken eğlenceli geçecek birkaç güne hatta bir iki saate çoktan razı hale gelinmiştir.

Erkeklere arkadaşları Akıllı adamsın oğlumgeyiği yapar; kadınlarsa kendi ayaklarının üzerinde duran ‘Güçlü kadın’ fotoğrafının arkasına sığınırlar.

Çoğu gece, genellikle boş bir evin kilidinde dönerken anahtar; herkes yaşadığı duyguları kutulara saklar… Ta ki yeni bir umutla, bir gün içini açmaya karar vereceği o yanlış ve vahim zamana kadar… Genellikle hayal kırıklığıdır. Ya da uygun değildir ortam!

Böyle trajik bir asıl katmandan, gülmece duygusuyla izlenebilecek bir metin ortaya çıkartmak kolay iş değil.

Kutular’ oyunundan bahsediyoruz.

Yaşı ilerlemiş, neye yaradığı belli belirsiz kariyer başarısı yakalamış, alabildiğine yalnız, o yalnızlığın içinden durmadan yaşama ilişkin cılız ve kolay vazgeçilen kararlar alan, her şeyi kendi derinliklerine atıpOrada neler duruyor acaba?diye en çok kendileri merak eden; sevgiden kaçar gibi yapıp en çok sevgiyi özleyen fakat bunu birbirine itiraf ederken utanan iki kadın… Bir parti sonrası akşamı… Kırağı düşmüş hayatların en önemli aksiyonu partilemektir çünkü… Yeni ev, doğum günü, yeni iş, yeni bir insan, yeni bir karar; partilersin, sabah başka bir dünyaya uyanacağını ümidiyle!

Şairin söylediği........

© Diken


Get it on Google Play