Acı tebessüm: Feramuz Pis
H. AYHAN TİNİN
Sanat da var / Tiyatro
insanatinart@gmail.com
Tolstoy’un edebiyata şaheseri Anne Karenina romanı evrensel bir cümleyle başlar: “Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu ise kendine özgüdür.” Baba Sahne’de ‘Feramuz Pis‘ oyununu izlerken birden zihnimden geçiverdi bu cümle…
Oyunun tam neresiydi anımsamıyorum, ancak başlangıçtaki o sıcak aile ortamının altında yatan o derin mutsuzluk, kendini iyiden iyiye seyirciye hissettirmeye başlamıştı sanıyorum.
Çok geç seyrettim ‘Feramuz Pis‘i… Festivalde de nedense tercihimi hep başka oyunlardan yana kullanmıştım. Hata etmişim!
Öncelikle çok başarılı yazılmış bir metinle karşılaştım.
Diyeceksiniz ki Sema Elçim’in yılın oyun yazarı ödülüne de mi bakmadın? Ödüllere bakarak karar vermeyi çok sevmem fakat sonuna kadar hak edilmiş bir ödül olduğunu söylemeliyim.
‘Feramuz Pis‘ ilerledikçe sahnede dev bir ‘öteki’ hikayesi vardı.
Özel bakım isteyen bir karakter olarak Feramuz, Mardin’deki yüzlerce Süryani hikayesinden birine ait aile, umudunu yitirmiş bir kaybeden olarak kendisiyle yüzleşmeden yüzeyde kalarak yaşamaya çalışan baba Nebil bey, her şey yolundaymış gibi yaparak sonsuz bir dirençle ailedeki her bireye dokunan Zahide hanım, öteki olduğunun farkında olmadan bir sevda yaşamaya........
© Diken
visit website