“Yalnız Zamanlar” Şiirinde Yalnızlık Felsefesi ve Modern İnsan Dramı
Yalnız Zamanlar, bu günlerde son düzelti ve tashih çalışmaları devam eden, birkaç hafta içerisinde de yayınlanması planlanan ikinci şiir kitabımın adı. Öncelikle kitabın, niçin “Yalnız Zamanlar” şeklinde bir başlık taşıdığı konusuna açıklık getirmek isterim.
“Her şeyden önce bu başlık, kitapta yer alan en lirik ve coşkulu bulduğum şiirlerimden birinin adı. Bununla birlikte “Yalnız” ile “Zamanlar” kelimeleri arasında akışkan bir uyum, musikili bir tını ve gizemli bir ritim mevcut. Dolayısıyla bir kitap adı olarak böylesi bir isim bana ilgi çekici, dolu ve doyurucu geldi. Ayrıca bendeniz, kalabalıklar içerisinde yalnızlık hissini önemseyen biriyim. Diğer bir deyişle çokluklar arasında yalnızlığı yaşamanın, gelişigüzel bir tercih değil, özgün bir olgu veya disiplin olduğu kanısındayım. Bu nedenle yalnızlık; birçok yazar, şair, düşünür, entelektüel, filozof ve hakikat arayıcısının doğal hâlidir. Dolayısıyla yatay yapılanma eğilimli düşünür ve entelektüeller; bütün iddiasızlıklarıyla yalnızlığı, eşitliği, bireyselliği, tek başınalığı, ivazsız ve beklentisiz bir yaşam sürmeyi bittabi severler. Naçizane bendeniz de mümkün mertebe okumaya, yazmaya, düşünmeye ve kendi hâlinde bir şeyler üretmeye çalışan bir kişi olarak yalnızlığı en yakın dostlarımdan biri görüyorum…”
“Yalnız Zamanlar”a, dahası yalnızlığa ilişkin değerlendirmeler, kitabımın “Ön Söz”ünde yukarıdaki şekliyle devam edip gidiyordu. Ne var ki bütün bunlar, tamamen bana ait değerlendirmelerdi. Bundan böyle bu kitaba ismini veren şiir, benim dışımda ikinci hatta üçüncü gözler tarafından da okunsun, daha farklı değerlendirmelere tabi tutulsun istedim. Dolayısıyla bu şiiri önce elektronik posta aracılığıyla okumayı seven, şiir ve edebiyata ilgi duyan bazı yakın dostlara gönderdim. Sonuç itibariyle ufak tefek bazı öneri veya eleştirilerin yanı sıra genelde olumlu tepkiler aldım. Bu arada bir de ChatGBT aracılığı ile Yapay Zekâ’nın eleştirisini almak istedim ve şöyle bir soru yönelttim:
Birazdan göndereceğim Mesut Özünlü’ye ait “Yalnız Zamanlar” adlı şiirin edebî ve felsefi açıdan detaylıca eleştirisini yapabilir misin?
Elbette, “Yalnız Zamanlar” adlı şiirini gönderdiğinde onu hem edebî (biçim, dil, imge, tema, yapı) hem de felsefî (varoluş, zaman, yalnızlık, insanın iç dünyası) yönlerden derinlemesine inceleyeceğim. İstersen bütün yorumumu:
Şeklinde iki katmanlı olarak analiz edebilirim.
Elbette, dilediğiniz gibi analiz edebilirsiniz. Şiiri gönderdim:
YALNIZ ZAMANLAR
Ey yalnızlık! Kimilerine göre sıkıcı, giyenleri dağlayan,
Çileli bir kostümsün sen
Ama benim, kendimi bildim bileli
Peşimi hiç bırakmayan tek vefalı dostumsun sen…
Hemen her sabah, hanemle vedalaşır, yollara düşerim
Her zaman olduğu gibi, yalnızımdır yine
O kadar yalnızımdır ki
Bazen, gölgem bile fazlalıktır yanımda sanki…
Güneş doğar doğmaz, sindiği yerden çıkan gölgem
Bir türlü peşimi bırakmaz
Âdeta beni tiye alan muzip bir rakip gibi
Kâh eğilir kâh küçülür, kâh benimle boy ölçüşür
Güneş doğar doğmaz dedim ya… İyi gün dostluğu bu!
Kim sevmez kim olmaz…
Ama hava bir bulutlansın, yıldırımlar yırtsın göğü yeri
Tam bir sükût kesilir etrafım
Beni artık, gölgem bile arayıp sormaz…
İnanmayın görseniz de beni milyonların arasında siz
Yalnızımdır ben yine… Yapayalnız, kimsesiz…
Ey yalnızlık! Ey yığın yığın kalabalıklarda dahi
Beni bir alabalık gibi tek başına dolaştıran dipsiz derya!
Bu nasıl bir vefa…
Belki seni binlerce defa, insan selleri arasında boğmaya
İstenmeyen bir kedi gibi otobüs duraklarına
Pazar kalabalıklarına........© dibace.net





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Tarik Cyril Amar
Rachel Marsden