Tanpınar: Türk Modernleşmesinin Merkezinde Yalnız Bir Adam
Besim Dellaloğlu, Modernleşmenin Zihniyet Dünyası adlı kitabında Ahmet Hamdi Tanpınar’ı Türkiye modernleşmesinin merkezine yerleştirir. Daha da ileri gidelim; Tanpınar, tüm heves ve umutlarıyla, acı ve sancılarıyla Türkiye’nin erginleşme veya bir türlü erginleşememe hikâyesinin de merkezindedir.
Besim Hoca kitabın son cümlesinde Sartre’a gönderme yaparak, döneminde “Kırtipil Hamdi” diye anılan Tanpınar için Tanpınar Türkiye’dir der. Evet, herhalde tek bir yazara bu “unvan” verilecekse o yazar, “Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânını vermiyor” diye hayıflanan, ömrünü Türkçeye adayan Tanpınar’dan başkası olamaz.
Biz bugün Tanpınar’dan yazdığı çizdiği her şey için razıyız, peki Tanpınar Türkiye’den razı mıydı? Kuvvetle muhtemel değildi. Günlüklerinde ve yazılarında zaten bunu görebiliyoruz. Ancak şu bir geçek ki, tüm eserlerinde bu topraklar vardı. Bütün kültürel kodlarımız, bocalamalarımız, umutlarımız ve hüsranlarımız onun metinlerinde vücut buldu.
Kabul edelim Türkiye bir roman cumhuriyeti. Elbette bu önermeyi, roman sanatının bütün unsurlarının yetkin bir şekilde kullanılmış olması ve bu sanata yapılan evrensel katkı bağlamında ileri sürmüyorum. Zira bu cumhuriyet tanımlaması, roman sanatına rağmen, hatta açık açık söyleyelim, onun katli ile olmuş bir durumdur. Sosyoloji, psikoloji, siyaset, sosyal psikoloji ya da aklınıza gelecek diğer sosyal bilim disiplinlerinden önce de Türkiye’de roman vardı. Kurucu miti işleyen, dağıtıma sokup yaygınlaştıran, bununla bir inşa sürecini başlatan hep romandı.
Roman Türkiye’de uzun bir müddet kurgusal bir metin olarak görülmedi. Romanlar özellikle modernleşmeye geç kalmış toplumlar için ulusal özü keşfeden ya da daha doğru bir tanımlamayla yoktan yaratan, fiktif olmayan, bizatihi realitenin kendisi olarak değerlendirilen metinlerdir.
Dil ve edebiyat Türkiye’de baştan beri fazlasıyla siyasi bir konu olagelmiştir hep. Günümüzde bile kurgusal metinler nedeniyle yazarlar yargılanmaktadır. 1932’de gerçekleştirilen 1. Türk Dili Kurultayı’na bakıldığında eski ve yeni arasındaki gerilim politik kutuplaşmayı açıkça ortaya koyar. Eski kelimelerle bezeli Divan Şiiri köhne zihniyeti temsil ederken yeni edebiyat, köklerini Dede Korkut Hikâyelerine, Selçuknâme’ye, halk edebiyatına dayamalıdır görüşü hâkimdir.
Modernleşme projesi gereği ulus-devletleşme sürecindeki toplumlar, özellikle görece yakın geçmişle bağlarını koparmalıdır. Makbul geçmişle kurulan bağ ise dilin, dolayısıyla kültür ve edebiyatın yeniden yapılandırılmasıyla mümkün olacaktır. 1. Türk Dili Kurultayı zabıtlarında açıkça, düşünüş tarzını çağa uygun ve Batılı hale getirmek ifadesi geçmektedir.
Türkiye’de özellikle 1930’lu yıllar boyunca bir çeşit “Orta Asya edebiyatı” hâkim olmuştur, Asya’dan dünyaya yayılan Türkler motifi Osmanlı’yı baypas etme imkânını veren bir miti hayata geçirmiştir. Bu mit elbette resmi ideolojinin ana motiflerindendir. Almanya’nın Avrupa siyasetini domine etmesinin etkisiyle kırklı yıllar boyunca edebiyatımızda artık ırkçılık hâkimdir. Nihal Atsız Bozkurtlar’ını bu rüzgârla yazmıştır. Daha sonraları Kemal Tahir alternatif tarih anlayışıyla romanı, ideolojisinin dağıtım aracı olarak kullanmıştır.
Elbette bunların yanında sayıca az ancak çok değerli eserler de yok değildir. Tanpınar romanları belki de bunların en özellerindendir. Elbette döneminde hiç anlaşılamamış, hatta küçümsenmiş eserlerdir onunkiler. Çünkü basit bir formül ortaya koymayan, dahası durumumuzun sandığımızdan daha karmaşık olduğunu anlatan, bir çözümden ziyade sorular soran romanlardır bunlar.
Tanpınar’ın günlüklerini okuduğumuzda, kelimenin gerçek anlamıyla, boğucu bir yalnızlık ve saf, katıksız ıstırap çeken bir kalemle karşılaşıyoruz. Türkçenin en güzel eserlerini yazan, bu kültürün geçmişten geleceğe nabzını tutan bir yazarın bıkkınlık, parasızlık, hastalık ve korkularla dolu hayatı belki de bu toplumun, onun tabiriyle, makûs kaderinin bir çeşit izdüşümü niteliğinde.
Hayatının son dönemlerinde büyük bir heves ve heyecanla beklediği ve üniversite........
© Daktilo1984
visit website