menu_open
Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İnsanca Yaşam Herkesin Hakkıdır!

11 0
21.11.2024

Türkiye ekonomisi son yıllarda pek çok makroekonomik problemle karşı karşıyadır. Yüksek enflasyon, işgücü piyasasındaki bozukluklar ve gelir dağılımındaki adaletsizlikler, toplumun geniş bir kesiminin yaşam standartlarını ciddi şekilde etkiliyor.

Bu gelişmeleri teyit eden OECD’nin 2024 yılında yayınladığı “How’s Life?” raporu Türkiye’deki gelir eşitsizliğinin derinleştiğine dikkat çekiyor. Son dönemde Türkiye’deki asgari ücret tartışmaları, gelir eşitsizliği üzerine yapılan bu tür tespitleri daha da önemli hale getiriyor.

Gelir eşitsizliği, dünya genelinde artan bir sorun olarak karşımıza çıkmakta ve birçok ülkenin ekonomik ve sosyal yapısını tehdit etmektedir. Özellikle küreselleşme ve teknolojik gelişmelerin hız kazanmasıyla birlikte, zengin ile fakir arasındaki uçurum derinleşmiş, bu durum toplumsal adaleti ve sosyal huzuru zedeleyen bir unsur haline gelmiştir. OECD’nin yayınladığı rapor, bu sorunun küresel düzeydeki etkilerini ortaya koyarken, aynı zamanda Türkiye’nin gelir eşitsizliği açısından kritik bir noktada olduğunu da bize gösteriyor.

Türkiye’de Durum Parlak Değil: Enflasyon ve Hayat Pahalılığı

Türkiye, OECD ülkeleri arasında gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülkelerden biri olarak dikkat çekici bir konumda. Türkiye’deki Gini katsayısının son yıllarda yükseliş göstermesi, gelir dağılımındaki adaletsizliğin derinleştiğine işaret ediyor. Bu eşitsizliğin en büyük nedenlerinden biri, ekonomik büyümenin toplumun tüm kesimlerine eşit şekilde yansımamasından kaynaklanıyor.

Özellikle 2000’li yıllarda hızlı bir ekonomik büyüme sürecine giren Türkiye, bu büyümenin getirilerini büyük ölçüde üst gelir gruplarına aktarabildi. Ancak alt ve orta gelir grupları bu büyümeden yeterince faydalanamadı, gelir dağılımındaki adaletsizlik giderek derinleşti.

Toplumdaki gelir uçurumunun temel nedenleri yapısal bir arka plana sahip. Özellikle işgücü piyasasında kayıt dışı çalışmanın yaygın olması, işçi haklarının yeterince sağlanamaması ve ücretlerin düşük seviyelerde kalması, gelir eşitsizliğini artıran unsurlar arasında yer alıyor. Ekonominin hemen hemen her kesiminde kayıt dışı çalışan milyonlarca işçi, sosyal güvenceden yoksun bir şekilde düşük ücretlerle çalışmakta ve bu durum, toplumun geniş bir kesiminin gelir seviyesini aşağı çekiyor.

Türkiye’de ücretli çalışan kesimin yarısından fazlası asgari ücret karşılığında istihdam ediliyor. Toplumun çok geniş bir kesimine uygulanan ve geri kalan kesimlerin ücretlerinin belirlenmesinde de bir gösterge olan asgari ücret, çok büyük bir öneme sahip. Zira asgari ücret bu kadar geniş bir etki alanına sahip olduğu için piyasadaki ortalama ücretin asgari ücrete yakınsamasına yol açıyor. Bu durum asgari ücretin toplumun ekonomik refahı üzerindeki etkisini daha da önemli hale getiriyor.

Son dönemde Türkiye’de asgari ücret artışları, özellikle yüksek seyreden enflasyon ve yaşanan büyük hayat pahalılığı ile önemli bir tartışma konusu haline geldi. 17.002 TL olan asgari ücretin, mevcut enflasyonist tablo ve hayat pahalılığı altında hanehalkına verdiği satın alım gücünün ciddi şekilde zayıflamış olması, asgari ücretle geçinmeye çalışan milyonlarca insanın yaşam standartlarını kötüleştiriyor ve gelir eşitsizliğini artırıyor.

Asgari Ücret ile İnsanca Yaşam Mümkün mü?

Asgari ücretin belirlenme sürecinden kaynaklanan temel sorunlardan biri, ücretin gerçek enflasyon oranına göre ayarlanamamasıdır. Türkiye’de resmi enflasyon oranları ile halkın hissettiği enflasyon arasındaki fark, asgari ücretin sağladığı satın alım gücünü düşürmekte ve toplumun önemli bir kesiminin özellikle temel gıda, barınma ve enerji maliyetlerini karşılamakta zorluk yaşamasına yol açmakta; geri kalan sağlık, kültürel faaliyetler, eğitim ve eğlence gibi konular ise adeta hiç karşılanamamaktadır. Bu durum, asgari ücretin gelir eşitsizliğini azaltma işlevini yerine getirmesini engellemekte ve toplumun önemli bir kesimini felakete sürüklemektedir.

Asgari ücret artışı, genellikle gelir eşitsizliğini azaltıcı bir etki yaratması beklenen önemli bir adım olarak görülür. Ancak son dönemdeki ekonomik koşullar, bu artışın beklenen etkiyi yaratmadığını gösteriyor. 2023 ve 2024 yıllarında yapılan asgari ücret artışlarına rağmen yüksek enflasyon........

© Daktilo1984


Get it on Google Play