menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ayla Erduran: Yıldızların yalnızlığı

10 13
09.01.2025

Muhteşemdi. Olağanüstüydü. Çok farklıydı. İçinin ışığıyla, ateşiyle sadece sahneleri değil, dinleyicilerini de tutuştururdu. Bir volkandan farksızdı. Tüm patlamalara açık. Sonra ansızın kedi gibi munis, şefkatli, kucaklayıcı...

Hayattaki haliyle, büyük virtüöz, usta müzisyen hali arasında bir fark yoktu. Onun çalışına egemen olan “ruh haliydi”. Onun çalışındaki duygu yoğunluğu, çok farklı bir şeydi. Hele onu canlı dinlerken onun o gücünü, dinamizmini, duruşundaki ve devinimlerindeki enerjiyi gözle de görürsünüz. Adeta elle tutulabilecek somutluktaydı. İç zenginliğini dışa vururdu.

O ruh hali ne miydi? Tam bir özgür ruhtu! Zaman zaman içine isyan duygusunun da katıldığı özgür ruh! Sahneye çıktığı an dinleyiciyi avucunun içine alması, sahnede parlaması, ışığıyla tüm dinleyenleri büyülemesine neden o özgür ruhuydu.

Onun Bach ve Brahms sonatlarını kayıtlardan bile dinlerken sık sık “Eğer yeryüzünde böyle bir müzik, böyle bir yorum varsa, yeryüzü o kadar kötü olamaz” düşüncesine kapılırım.

(Müzik yaşamının ayrıntılarına girmeyeceğim. Bunları kaynak kitaplarda bulursunuz. En çok, Evin İlyasoğlu’nın, “Ayla’yı Dinler misiniz?” ve Erhan Karaesmen’in “Ayla Erduran: Evrenimizi İç Işıklarıyla Aydınlatanlar” kitaplarında.)

Yetenekliydi. Yeteneği onu çocukluktan başlayarak farklı kıldı. O yetenek yaşıtlarıyla arkadaşlık kurmasına engel oluyor, oyun oynamasını yasaklıyor, sadece büyüklerle ilişki kurmasını sağlıyordu. O yetenek kalabalıklar içinde yalnız kalmasını önlemiyordu.

Yeteneği onu sonsuz mutlu ediyordu. Yeteneği onu zorluyor, yoruyor, tutsak ediyordu. Yeteneğine öfkeleniyordu, kızıyordu, kinleniyordu. Yeteneğine hayrandı, yeteneğini seviyordu. Yeteneği, hayatını kâh cennete kâh cehenneme çevirebilecek güçteydi. Yeteneği onun........

© Cumhuriyet