Afyon Savaşları ve 'Aşağılanma Yüzyılı'
Dünyamız, ABD emperyalizminin uluslararası kapitalist-emperyalist düzenin jandarması rolünü oynadığı günleri geride bırakıyor. Çok kutupluluk, küresel emperyalist-kapitalist düzeni temellerinden sarsacak bir gelişme olarak öne çıkıyor. BRICS zirvesini geride bıraktığımız bugünlerde ABD’nin bu pozisyonunu sarsan ülkelerden biri olarak Çin Halk Cumhuriyeti öne çıkıyor. Çin, yükselen ekonomik gücüyle ezilen ve gelişen dünyanın bir müttefiki olarak pozisyon alıyor. Ancak güncel gelişmelerin tantanası sürerken ezilen ve gelişen dünyanın dayandığı güçlerden biri olan Çin’in bir zamanlar yaşadığı acı olayları da hatırlamak gerekiyor.
Geçtiğimiz hafta 24 Ekim günü Çin tarihinde sömürgecilerin işlediği korkunç bir suçun yıl dönümüydü. Çin ülkesine zorla afyon satmak için savaşlar çıkaran İngiltere’nin bunu bir anlaşmayla Çin imparatoruna dayattığı 24 Ekim 1860 tarihinden söz ediyoruz. Bu tarihte Çin İmparatorluğu ile İngiltere ve Fransa arasında ‘Beijing Anlaşması’ yapılmıştı. Anlaşmaya göre İngilizler ve Fransızlar, Çin limanlarını dış ticarete açıyor ve imparator tarafından yasaklanan uyuşturucu madde olan afyonun ticaretini serbestleştiriyordu. Çin Komünist Partisi tarafından aşağılanma yüzyılı olarak adlandırılan bu dönem nasıl başlamıştı? Bu anlaşma hangi koşullarda imzalanmıştı?
“İngiliz topları imparatorun otoritesini parçalayıp Göksel İmparatorluğu karasal dünyaya inmeye mecbur bırakmıştı”
Karl Marks
19 Yüzyıl’da artan sömürgecilik taarruzunun Çin’e de uğraması kaçınılmazdı. Coğrafi Keşiflerin ardından yükselen Avrupalı güçler yeni keşfedilen Amerika kıtasını yağmalamış, Osmanlı Devleti’nin egemen olduğu geleneksel yolların yerine Güney Afrika’dan dolaşarak Güney Asya’yı ele geçirmişti. Bu arada Afrika da yağmadan nasibini almıştı. 1800’lerin başında Sanayi Devrimi’nin lokomotifi ve kapitalizmin öncüsü konumunda bulunan İngiltere, Afrika ve Asya’yı sömürgeleştirme faaliyetlerinde de lider pozisyondaydı. İngiltere, Hindistan’ı sömürgeleştirmiş ve gözlerini Çin’e dikmişti.
1600’lerin başında Avrupa’da Çin’in çay, porselen ve ipek ürünlerine ilgi arttı. Bu ticari ilginin bir sonucu olarak Avrupalı devletler Çin ile diplomatik ilişkiler kurmayı amaçladı. 1700’ler itibariyle gelişen ticaretin karşılıklı hale gelmesi başta İngiltere’nin en önemli talebiydi. Çünkü Çin’den alınan çay, porselen ve ipeğin karşılığında bu ülkeye ticareti dengeleyebilecek bir şey satılamıyordu.
İngiltere Kralı III. George’un Çin İmparatoru Chien Lung’a gönderdiği elçi karşılıklı ticaret anlaşmasını başaramamıştı. Çin imparatoru, III. George’a yazdığı mektupta İngiltere’de üretilen ürünlere ilgi duymadığını belirtmişti. İmparator, elçinin getirdiği hediyeleri de ‘haraç’ olarak kabul etmişti. Çin imparatoru ülkesine ‘Göksel İmparatorluk’ diyor ve başta İngilizler olmak üzere yabancıları barbar kabul ediyordu. Dolayısıyla imparatora göre yabancıların Çin ile kuracağı ilişkinin biçimi en iyi ihtimalle vasallık olabilirdi. Fakat işler böyle gelişmeyecekti.
İmparator yabancı mallara ihtiyaç duymamasına rağmen Çin ile İngiltere arasında ticaret artıyordu. Fakat bu artış İngilizlerin aleyhine gelişiyordu. 1750-1800 yılları arasında İngiltere Çin’den 27 milyon poundluk mal alıyor ancak 9 milyon poundluk mal satabiliyordu. İngilizler, aradaki farkı gümüşle ödüyordu. Diplomatik girişimler de sonuç vermeyince bu dış ticaret açığına İngiliz sömürgeciliği korkunç bir çözüm üretti: Afyon
İngilizler Bengal bölgesini (bugünkü Bangladeş ve Hindistan’ın bir kısmı) 1757’de ele geçirmişti. Burada üretilen afyon dünyanın en kalitelilerinden biriydi. Bu ürün içerdiği morfin, kodein ve narkotin gibi maddeler sayesinde güçlü bir uyuşturucuya dönüşüyordu. Ağrı kesici bir ilaç, zehir veya zevk verici bir madde olarak da kullanılabiliyordu. Hint yarımadasını sömürgeleştiren Doğu Hindistan şirketi bu maddenin üretimini 1793’te tekeline........
© CGTN Türk
visit website