menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Antalya’dan Boğaziçi’ne

15 25
09.11.2025

62. Antalya Film Festivali’nde karşımıza çıkan tablo pek iç açıcı değildi. Genç yönetmenlerin ilk filmlerinin çoğunluğu seyirci dostu olmayan, içinde yaşadığımız dünyanın sorunlarından kopuk, biçimsel arayışlarla öne çıkmaya çalışan yapımlardan oluşuyordu. Gene de, Ömer Vargı başkanlığındaki Ulusal Jüri, seçkideki filmlerin yaklaşık yarısını (beş filmi) ödüle değer buldu. Jüri, Seyfettin Tokmak’ın ‘Tavşan İmparatorluğu’nu En İyi Film, En İyi Yönetmen dahil beş dalda ödüllendirdi. Sevgili arkadaşım Sungu Çapan’ın anısına oluşturulan Sinema Yazarları Jürisi ve Film-Yön Jürisi de ödüllerini bu filme verince, ‘Tavşan İmparatorluğu’ festivalden yedi ödülle ayrıldı. Geçen haftaki yazımda Özcan Alper’in ‘Erken Kış’ının öne çıktığını söylemiştim. Filmin pek çok dalda ödüllendirileceğini düşünüyordum ama jürinin tercihi farklı yönde oldu. Elbette ‘Tavşan İmparatorluğu’ da gönlümü çelen bir diğer filmdi. Karanlık bir dünyada bir umut kıvılcımı çakmayı başaran bir film…

Tokmak’ın “Tavşan İmparatorluğu” gerçekten de taze bir soluk getiriyordu sinemamıza. Doğadaki tüm canlılara yönelik sevgisini büyük bir samimiyetle aktaran Tokmak, ilk filmi ‘Kırık Midyeler’de yaptığı gibi çocuk ve doğa ilişkisine odaklanmıştı. Filmin kahramanı 12 yaşındaki Musa annesiz büyümüş, avcılar için tavşan toplayarak yaşamını idame ettirmeye çalışan babasından da fazla bir sevgi görmemiş bir çocuk. Babası devletten engelli maaşı kopartabilmek için onu engelliler okuluna gönderiyor. Ama onun derdi köpeklere yem olmaları için babasının toplayıp avcılara sattığı tavşanları korumak. Tuzaklardan tavşancıkları kurtarıp bir mağaraya götürüyor, onları besliyor. Mağarası onun imparatorluğu; orada tavşanlarıyla birlikte mutlu saatler geçiriyor. Okulda arkadaş edindiği kıza sırrını açıklıyor. Kız da tavşanları koruma savaşımında ona destek oluyor…

olarak tasarlanan, Meksikalı görüntü yönetmeninin katkısıyla şiirsel bir boyut kazanan filmi herhangi bir türe oturtmak zor; belki büyülü gerçekçiliğe göz kırptığı söylenebilir. Bence, filmin en özgün ve etkileyici yanı senaryosuydu. Görüntü,........

© Birgün