Perdenin iki yüzü
The Well/Kuyu (2024) adlı İtalyan korku filminde, kökeni 1493'e kadar giden bir cadı hikâyesi izleriz. Ortaçağ'dan kalma bir şatonun mahzenlerinde yaşayan bir canavar, kendisine sunulan kurbanlara karşılık, bölgedeki cadı tarikatının üyelerine sonsuz gençlik vermektedir.
Cadı tarikatının önemli bir tablosunun büyük bir diriliş ayini için restore edilmesi gerekmektedir. Ne hikmetse Rönesans'ın merkezi İtalya'da bu işi yapacak kimse bulunmadığından, ABD'den özel olarak restorasyon uzmanı bir genç kız (Lisa) getirtilir. Lisa, simsiyah isle kaplanmış resmi asıl amacını bilmeden onarırken, kendini, bölgenin faunası ile ilgili araştırma yapacak iki ABD’li biyoloğun da kurban edildiği kanlı bir olaylar dizisinin içinde bulur. Ama tarikatı yok etmek için elinden geleni yapar.
Finalde, “30 yıl sonra” yazısını görürüz. Sekreter kız, siyahlar giyinmiş otoriter bir kadına başbakanın geldiğini bildirir. “5 dakika beklesin, geliyorum.” diyen kadın mahzene iner. Böylece tarikatın yaşamaya devam ettiğini, başbakanların bile o gençleştirici kan için buraya geldiğini, cadılarla işbirliği yaptığını anlarız.
Bu, bir filmin sırf hikayesindeki komploda politikacılar da var diye politik bir film olamayacağının en iyi örneklerinden biridir sanırım. Politik değil, ama fazlasıyla ideolojik bir film bu. ABD'nin hem kurtarıcı hem de yönlendirici olarak rolü bu ideolojik tavrın bir parçası, ama daha çok toplumsal cinsiyet sorunlarının yeniden-üretimi nedeniyle negatif ideolojik, gerici ve son derece aptalca bir motto üzerine kurulu bir film; Dünyayı karartma konusunda cadılara yardım eden kötü erkekler de vardır elbette, ama esas kötüler her zaman cadılar/kadınlardır!
∗∗∗
“Fascist filmmakers fuck off”
Yani ,“Faşist sinemacılar, s..tir olun gidin!”
2021 tarihli V/H/S 94'ün (Dehşet Kaseti 94) başlangıç........
© Birgün
visit website