Karganın kanat sesleri
Yıl 1994, Detroit’teyiz; sadece ABD’nin değil, uzunca bir süre tüm dünyanın otomotiv merkezi ve kapitalizmin dinamosu olan ‘Motor-Kent’ (‘Motor City’ ya da daha ünlü kısaltmasıyla ‘Motown’).
Hikâyenin geçtiği yer o eski Detroit değildir artık: Petrol fiyatlarının tetiklediği krizler başta olmak üzere küresel kapitalizmi sıkıntıya sokan süreçler otomotiv sektörünü öyle olumsuz etkilemiştir ki, Detroit yavaş yavaş bir ‘zombi-kent’e dönüşmektedir. Bu arada bazı fırsatçılar, eski binaları hiç pahasına mülkiyetlerine geçirmek için kurdukları çetelerle akıl almaz şiddet eylemleri düzenlemektedir.
Bu eylemlerden birinin hedefi, kentsel dönüşüm projesine karşı apartmandaki komşularından imza toplayan Shelly’dir. Shelly ve rock müzisyeni nişanlısı Eric, evlenmeden bir gece önce, evlerinde çetenin saldırısına uğrarlar. Tecavüz ve şiddet dolu gece, genç çiftin ölümüne neden olur.
Türkiye’de Ölümsüz Aşk adıyla gösterime giren fantastik aksiyon-gerilim filmi The Crow’un (1994) öyküsü, işte böyle bir toplumsal gerçeklik üstünde yükseliyor.
Film ilerlerken ara ara seyirciye hatırlatılan bu gerçekliğin etrafındaki fantastik buluttaysa şunlar olur: Cinayetten tam bir yıl sonra, Eric dirilerek bir karganın rehberliğinde intikam almaya başlar. Filmin evrenindeki inanışa göre karga, ölüleri öte dünyada gitmeleri gereken yere götüren kılavuzdur. Ama eğer ölümün nedeni çok kötü bir şeyse ve dayanılmaz bir kedere yol açıyorsa, karga huzursuz ruhun sahibini o yanlışı düzeltmesi için dünyaya geri getirmektedir. (‘Dünyevi bir hesaplaşma aracı olarak hayalet’ için bkz. Hayaletler........
© Birgün
visit website