2025’te kültür-sanat: Hafıza, baskı ve direniş arasında bir yıl
2025, kültür ve sanat alanında yalnızca yeni üretimlerin değil; yasakların, müdahalelerin, sansür biçimlerinin ve hafıza mücadelelerinin de belirleyici olduğu bir yıl olarak kayda geçti.
Sanatçılar, kurumlar ve izleyiciler; kültürel ifadenin giderek daraltıldığı, kamusal alanın ideolojik sınırlarla yeniden çizildiği bir dönemde üretmeye, anlatmaya ve hatırlatmaya devam etti.
Arkeolojik alanlardan müzik sahnelerine, film festivallerinden uluslararası kültür organizasyonlarına kadar pek çok başlıkta, iktidar politikalarıyla kültürel ifade arasındaki gerilim daha görünür hâle geldi.
Bu almanağı, yılı yalnızca “olan biten”in kronolojik bir dökümü olarak değil; kültür-sanat alanının nasıl baskı altına alındığını, bu baskıya nasıl yanıtlar üretildiğini ve kimi zaman nasıl geri döndüğünü kayda geçirmek için hazırladık.
2025’in kültür-sanat hafızası, hem üretimleri hem kayıpları hem de ısrarla açılan gedikleri içinde barındırıyor.
Ani Antik Kenti’nde gündeme gelen cami projesi, 2025’in en sert kültürel miras tartışmalarından biri oldu.
UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan çok katmanlı bu tarihsel alanda, dini bir yapının inşa edilmesi ya da “ihya” adı altında dönüştürülmesi, kültürel mirasın ideolojik araçsallaştırılması eleştirilerini beraberinde getirdi.
İş insanı ve insan hakları savunucusu Osman Kavala:
“Hayalim, Ani’deki köprünün öbür tarafında Ermenistan’daki kısmını da içine alacak, serbest bölge statüsünde bir Ani parkı projesinin gerçekleşmesi. Bunun halklar arasında ilişkilere yapacağı olumlu etkisinin yanı sıra, turizmi geliştirerek bölgesel kalkınmaya da büyük katkı sağlayacağına inanıyorum.”
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Urfa’da yer alan arkeolojik sit alanı Karahantepe’de Ekim 2025’te insan yüzü betimli T biçimli bir dikilitaşın gün yüzüne çıkarıldığını duyurdu.
Ersoy, dikilitaşın, Neolitik çağ insanının kendini T biçimli sütuna işlediği ilk örnek olarak insanlık tarihine ışık tuttuğunu bildirdi.
“Keskin yüz hatları, derin göz çukurları ve belirgin burnuyla bu yüz, 12 bin yıl öncesinden bugüne uzanan bir bakışı taşıyor.”
İznik Gölü’nde su seviyesinin yer yer 50 metreye varan ölçüde çekilmesi, iklim krizi ve kuraklığın tarihsel miras üzerindeki etkilerini görünür kılan çarpıcı örneklerden biri oldu.
Söz konusu çekilme, yaklaşık 1500 yıl önce Aziz Neophytos adına inşa edilen ve uzun yıllar boyunca göl sularının altında kalan bazilikanın büyük bölümünün su yüzeyine çıkarak kıyıyla birleşmesini sağladı. Erken Hıristiyanlık dönemine tarihlenen yapı, hem arkeolojik hem de teolojik açıdan taşıdığı önem nedeniyle yeniden kamuoyunun gündemine girdi.
Gelişmenin ardından Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo, 28 Kasım’da İznik’i ziyaret etti. Papa, bazilikada incelemelerde bulunurken, ziyaret aynı zamanda İznik’in Hıristiyanlık tarihindeki merkezi rolünü de yeniden hatırlattı.
2025, film festivallerinin yalnızca sinema değil, siyasetle de sınandığı bir yıl oldu.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 16 belediye başkanının tutuklu olması, özellikle Antalya Altın Portakal ve Adana Altın Koza gibi köklü festivallerin kurumsal işleyişini doğrudan etkiledi.
Uluslararası alanda ise Filistin meselesi, festival seçkilerinden jüri tartışmalarına ve ödül törenlerine kadar pek çok başlıkta belirleyici oldu. Filistin’le açık dayanışma içeren bazı filmler sansürlenirken ya da programlardan çıkarılırken, soykırıma sessiz kalmayı tercih eden festivaller de tutumları nedeniyle yoğun eleştirilere maruz kaldı.
3. Amed Film Festivali ise, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanmadığı için sekiz yıl aradan sonra yeniden düzenlenebildi.
Sinema, 2025’te bir kez daha, politik bağlamdan bağımsız ve “tarafsız” bir alan olamayacağını güçlü biçimde hatırlattı.
Müzisyen Kasım Taşdoğan’a, 2023 yılında seslendirdiği Serhildan Jiyan e, Ronahî-Berîvan ve Hatin adlı şarkılar gerekçe gösterilerek “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla 14 Ocak’ta 30 ay hapis cezası verildi. Karar, Kürtçe müzik ve politik ifade üzerindeki yargısal baskıların 2025’te de sürdüğünü gösteren örneklerden biri olarak kayda geçti.
Yönetmen Kazım Öz hakkında ise Zer filmi nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “örgüt propagandası” iddiasıyla soruşturma açıldı. 22 Ocak’ta ifade vermek üzere çağrıldığı Kemerburgaz Jandarma Komutanlığı’nda gözaltına alınan Öz, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi. Savcılık ifadesinin ardından nöbetçi hâkimliğe çıkarılan yönetmen, adli kontrol uygulanmaksızın serbest bırakıldı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, şarkıcı Mabel Matiz’in Perperişan adlı şarkısı hakkında “kamu düzeni ve genel sağlığa aykırılık” gerekçesiyle 17 Eylül’de erişim engeli talebinde bulundu. Bu talebin ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Matiz hakkında “müstehcen yayınların yayınlanmasına aracılık etmek” suçlamasıyla iddianame hazırladı ve sanatçının 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası almasını istedi.
“Hayasızca hareketlerde bulunma” suçlamasıyla yargılanan Manifest müzik grubu üyeleri hakkında ise 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası talep edildi. İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi, 15 Aralık’ta sanıklara ayrı ayrı 3 ay 22 gün hapis cezası verdi.
Koma Amed’in yaklaşık 30 yıl aradan sonra Diyarbakır’da verdiği konser, 2025’in en güçlü kültürel hafıza anlarından biri olarak öne çıktı.
Uzun yıllar boyunca yasaklar, baskılar ve sürgünler nedeniyle kamusal alandan dışlanan grubun yeniden sahneye çıkışı, yalnızca müzikal bir buluşma değil; aynı zamanda bastırılmış bir kültürel ve politik tarihin görünürlük kazanması anlamına geldi.
Kürt müziğinin politik, kolektif ve direnişçi yanını temsil eden Koma Amed, konserle birlikte 1990’lı yılların hafızasını bugüne taşıdı.
Farklı kuşaklardan dinleyicilerin bir araya geldiği konser, Kürt müziğinin kuşaktan kuşağa aktarılan direniş mirasını somutlaştırdı.
Fransa’nın başkentinde bulunan ve dünyanın en çok ziyaret edilen müzelerinden biri olan Louvre’da, 19 Ekim’de gerçekleşen büyük soygun, yalnızca güvenlik zafiyetleriyle değil, kültürel mirasın anlamı ve mülkiyetiyle ilgili tartışmalarla da kültür-sanat dünyasının gündemine oturdu.
Soyguncuların sepetli vinç kullanarak müzenin cephesine tırmanması, bir pencereyi zorlayarak içeri girmesi ve vitrinleri kırarak Napolyon dönemine ait mücevherleri kısa sürede alıp kaçması, bir nevi şok etkisi yarattı.
Tarihi salonlarda yankılanan ayak sesleri, kırılan camlar ve müze görevlilerini adeta boşa düşüren hızlı kaçış, kısa sürede dünya basınında geniş yer buldu.
Müzenin açılmasından yaklaşık yarım saat sonra, ziyaretçilerin içeride bulunduğu sırada gerçekleşen soygun, son yılların en dikkat çekici müze hırsızlıklarından biri olarak kayda geçti.
Olay, yalnızca bir suç vakası olarak değil; Avrupa müzelerinin sömürgecilik geçmişi, koleksiyonların nasıl ve hangi koşullarda oluşturulduğu ve kültürel varlıkların kime ait olduğu sorularını yeniden gündeme taşıdı.
Avusturya’nın başkenti Viyana’da Mayıs 2026’da 70’incisi düzenlenecek Eurovision Şarkı Yarışması’na İsrail’in katılımına yönelik itirazların, Avrupa Yayın Birliği (EBU) Genel Kurulu’nda oylamaya sunulmaması Avrupa genelinde geniş çaplı........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Tarik Cyril Amar