Mahkemesi, iktidarı, bakanlığı, Meclisi el ele çocukları açlıkla baş başa bırakıyor
“Evimize et girmiyor. En son Kurban Bayramı’nda komşular getirmişti. Et alamıyoruz. Sebze ve meyveyi de kısıtlı alabiliyoruz. Tavuk eti bile nadir alıyoruz. Genelde yemek olarak patates, fasulye, pirinç, makarna ve çorba…”
“Beslenmesine meyve suyu, süt ucuza nereden alabilirim diye şimdiden araştırıyorum. Komşulara soruyoruz ‘Sen nereden aldın? Kaça aldın?’ diye. Liste verirlerse ben o listeye uyabilecek miyim diye düşünüyorum.”
“Tost seviyorum. Her gün okula tost götürüyorum. Ama ne para ne de tost getiremeyen arkadaşlarım oluyor. Öykü mesela. Öykü hiçbir şey getiremiyor. Götürdüklerimizi paylaşıyoruz.”
“Ben de babaları da çocuklarımızın gözünün içine bakamıyoruz. Yok demekten utanıyorum. Hafta sonları kaynanamın evine gidiyorum çocukların karnı doysun diye. Ekmeğe salça sürüp vermekten bıktım.”
Bu ifadeler Ekmek ve Gül’ün “Okullarda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek her çocuğun hakkı” diyerek başlattığı kampanyayla yan yana geldiğimiz ve bu talebi birlikte büyüttüğümüz kadınların ve çocukların ifadeleri. Yeni eğitim dönemi; heyecan değil, daha çok kaygı anlamına geliyor. Okulda karnı nasıl doyacak kaygısı. Öğretmenler, öğrencileri “karnım aç” dediğinde ne yapacağını düşünerek başlıyor yeni döneme. Veliler fırınlarda bayat ekmek topluyor, çalışanlar öğle yemeğinde kendine verilen portakalı, elmayı, ayranı ertesi gün çocuğunun beslenmesine koymak için ayırıyor. Böylesi koşullarda bu talebin aciliyeti ortaya çıktı.
2022’de kadın derneklerine, veli derneklerine, kadın örgütlerine, milletvekillerine “Okullarda bir öğün ücretsiz yemek sağlansın” talebine sahip çıkma çağrısında bulunduğumuzda bu talep geniş kesimlerce sahiplenildi. Yüz binlerce imza toplandı.
Kampanyayı ilk başlattığımızda okul önlerinde kadınlar biraz umutsuz yaklaşıyor, talebi haklı bulsa da gereğinin yerine getirileceğini, genişleyen bir talep olacağını düşünmüyorlardı. “Vermezler ki… Buna para mı ayıracaklar?”, “Biz ne yapabiliriz ki?” gibi ifadeler en çok karşılaştığımız ifadelerdi.
Somut taleplerle muhataplarına yaptığımız çağrılarla hakkın gereğinin yerine getirilmesinin örnekleri “Yapmazlar ki” inançsızlığını, “Yapılabiliyormuş demek ki” fikriyatına dönüştürdü. Kampanya aracılığıyla tanıştığımız veliler, öğretmenler bunun gerçekleştirilebilir bir uygulama olduğuna daha çok ikna oldukça, Milli Eğitim Bakanlığından bunu talep etmek üzere daha çok harekete geçtiler.
Okullarda bir öğün ücretsiz yemeğin aciliyeti öne çıktıkça iktidarın “aç çocuk yok, neredeymiş derslerde bayılan çocuklar” ifadeleri Meclis tutanaklarına yansıdı. “Aç çocuk var diyenler algı yaratmaya çalışıyor” ifadeleriyle, 1 öğün ücretsiz sağlıklı yemek verilmesi için 2023 bütçesine ek bütçe önergeleri AKP-MHP oyları ile reddedildi. Şimdi de benzer bir reddiyet içerisinde iktidar sözcüleri.
Genel seçim öncesinde talebin yaygınlaşması ile MEB tüm okul öncesi eğitimde bir öğün ücretsiz yemek vereceğini duyurdu. Sadece bir dönem sürdürdüğü bu uygulamayı sessiz sedasız, hiçbir gerekçe sunmadan geri çekti.
Ancak gerekçesini Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği ile Milli Eğitim Bakanlığına açtığımız davada öğrendik. Bakanlığın hukuk müşaviri şunları söyledi: Çocuklar zehirleniyor, depolanması o zincirin korunması zor, bu maliyet isteyen bir iş, ayrıca çocuklar yemiyor, geliri yüksek veliler çocuklarına yemek verilsin istemiyor… Bu dava savunmasını Milli Eğitim Bakanına bir soru önergesiyle sorduk, bakanlığın verdiği cevap hukuk müşavirinin savunmasını yalanladı.
Mahkeme heyeti verdiği kararda “kaynakların sınırlı olduğunu”, “eğitim hakkı da dahil olmak üzere sosyal ve ekonomik hakların gerçekleştirilmesinin ölçüsü konusunda, yasama organının bir takdir yetkisi olduğunu” ifade ederek “Devletin okullarda eğitim alan tüm........
© Bianet
visit website