menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Genç Adam ve Yaşlı Kadın

15 0
06.07.2024

*Görsel betimleme: Çizimde bir bankta yan yana oturan genç bir adam ve yaşlı bir kadın arkadan görülüyor. Adam, karışık saçlı ve açık renk bir ceket giymiş. Kadın ise saçları topuz yapılmış ve açık renk bir hırka giymiş. Kadın, adamın yanında otururken elinde bir su şişesi tutarak ona uzatıyor. Arka planda, kubbeli bir yapı bulanık olarak görülüyor.

Genç bir adam ha bire küfür ediyordu. Neden bunca küfür ediyor diye, merak eden olsa da; yaklaşıp nedenini sormaya kimse cesaret edemiyordu. Onu duyan kadınlarsa üç adım birden uzaklaşıyordu.

Analarını düşünüyorlardı.

Kendilerini düşünüyorlardı.

Alınıyor ve inciniyorlardı.

Her an kusacaklarmış gibi karınlarını tutarak uzaklaşıyorlardı.

Fakat, o genç adamı bir eğlence gibi gören birkaç orta yaşlı adam yaklaştı. Bir ağacın gölgesinde onu izlemeye koyuldular. Bir yandan kendi aralarında konuşuyor, sigaralarını dumanlıyor; bir yandan da, komedi izler gibi gülüyorlardı.

Onlardan biri, genç adama yaklaştı. Merak mı ediyordu, haz mı duyuyordu, belli değildi!

Suratına, mimiklerine bakılacak olursa; sanki onun anası, ana değil de taştı. Sanki göğüs kafesinde kalp namına bir şey ekziste etmiyormuş gibi bakıyordu küfür eden genç adama. Ve eşliğindekilerin de bir karış açıktı ağızları. Gözleri de fır dönüyordu yuvasında.

Öyle bi gülüyorlardı ki, kıvranmadan edemiyorlardı ve neredeyse takla atıyorlardı bu eğlenceden. Gelen geçeni de bu eğlenceye davet edercesine gülüyorlardı.

Oysa, banka oturan genç küfürbaz adamın umurunda değildi dünya. İçindeki tüm ilkellikleri, yabanilikleri su yüzüne çıkmıştı. Yitik bir utanç içinde varlığını sürdürüyordu. Elini kolunu havaya kaldırarak küfürler savuruyordu ha bire. Ağzından köpükler düşüyordu. Oysa henüz çok genç bir adamdı. Sakalı kirliydi. Genç olmasına karşın, uzun ve dağınık kumral saçlarında aklar vardı. Bir deri, bir kemik bedeni ve alev almış yüzüyle istikrarsızca söyleniyordu. Hedef kimdi, anlaşılmıyordu! Bilinen, duyulan sadece, birilerinin iktidarı, birilerinin gelmişi, geçmişi, sülalesi ve anasıydı. Ve belli ki, genç adam farkında değildi sesinin tonundan. Etrafına toplananların varlığından bihaberdi.

İkindi vaktiydi, Hava nemli ve sıcaktı. Ezan sesi yükseliyordu etraftan. Şehrin hareketliliği aynı tempoda devam ediyordu. Aslında genç adam takatsiz görünüyordu. Belki de açtı. İki büklüm çöktüğü bankta, apokaliptik dünyasıyla kaynaşmış, kah bağırıyor, kah susuyordu.

Sanki çok hoşgörülü anasıyla hararetli bir sohbete girmişti genç adam. "Ya ana; seni öyle çok seviyorum ki, senden böyle sık sık söz etmeden edemiyor" der gibiydi.

Ve sanki anası da yanı başında, "He, benim güzel evladım! Allah razı olsun senden! Her gün beni defalarca hatırlıyorsun ya böyle... Ah, evlat, ne diyeyim ki? Berhudar olasın, oğul. Sütüm sana helal olsun, oğul. Sütüm zaten biliyor ne olacağını!" diyordu sanki.

Bir süre sonra, yaşlı bir kadın yaklaştı genç adamın yanına. Tavırları ve aurasına bakılırsa, korku nedir bilmiyordu. Kendine güvenle ve usulca yaklaştı ona. Oturdu banka. Sanki bu genç adamı iyi tanıyordu. Ne yaptığını bilen bir edayla kolundaki torbayı sıyırdı ve bankın üstüne bıraktı usulca. İçinden........

© Bianet


Get it on Google Play