menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Vur vur ABD dinlesin

24 3
06.02.2025

Şimdi gözünüzü kapatın bir ülke düşünün.

Neresinden tutsanız çürüyen… çöken… bir sistemin önde giden lider ülkesi…

Trump gelince mucizeler yaratacak diye beklentiler vardı.

Yeni yılı 20 Ocak’ta başlatan bizim ünlü “teveciler”,

Bu yazı bizden onlara alevli gelsin…

Yalnızca birkaç dokunuş…

Acaba rüyasını görüp oralara binlerce dolar yatırıp villalar alanlar yangınlarla uyandılar mı…

Parayı bastıranın çiçeğine böceğine yanmasın diye alev geçirmez örtüler örten, yan taraftaki evin yanmasına omuz silken bir sistem…

Altta kalanın canı da malı da kıymetsiz.

Neden iki de bir ABD’yi, Atlantik ülkelerini yazıyorum.

Sosyal medyada bazen laf ediyorlar.

Külliyeyi görmüyorsun da… filan diye…

Hah işte bizim derdimiz tam da bu.

Külliyeye ses duyurmak.

Kelin kel olduğunu yazmak.

Görmüyor musunuz ABD’nin bizim basında dokunulmazlığı var sanki.

Reklamı bol ama yangına gelince kabahati rüzgâra bul! Sus pus.

Kendimize güveneceğiz.

Biz yaparız diyeceğiz.

İşte ABD… ABD dediğiniz gelir dağılımı açısından en üst yüzdelik dilimle en alt dilim arasındaki farkın giderek açıldığı bir ülke. En son 2022’den bu yana en alt dilimdeki yüzde 50'nin ülke toplam net varlığındaki payında her çeyrekte istikrarlı bir düşüş yaşanıyor.

Hisse senedi sahipliği, ABD'de servet birikimi ve finansal büyümenin en önemli mekanizmasıdır, toplam net değeri belirlemede önemli etkendir.

Verilere göre, 2024 yılında en üstteki yüzde bir, tüm hisse senetlerinin ve yatırım fonu paylarının neredeyse yarısını (yüzde 49,9) kontrol ederken, en alttaki yüzde 50 yalnızca yüzde bire sahip oldu.

Teknolojik ilerleme ve ABD iç siyasetinde “küreselleşme” diye tanımlanan uygulamalar sermaye sahiplerinin servetine servet kattı, eşitsizliğin giderek büyümesine, aranın daha çok açılmasına yol açtı. Zengini daha zengin yapan vergi politikaları da, zaten uzun süredir adı olup kendi olmayan işçi sendikalarının giderek azalması ve düşük gelirli işçilerin pazarlık gücünü kaybetmesi de bu açığın boyutlarını büyüttü.

Ayrıntılara girmiyorum ama bu gidişat bütün toplumun sağlığını ve ahlâkını da etkiliyor. Yalnızca........

© Aydınlık