ŞEHİRLEŞME- 3.
Kent” kavramı içinde, insanın doğasına aykırı tabiatı tahrip eden “Beton” yığınlarını algılıyorum… Koca koca binalara dolan cebi dolarlı köylü insanlar… Kültürsüz insanlar… Hiçbir şehirli özelliği olmayan yoz insanlarla dolu yığınları algılıyorum. Şehir, kültür birikimidir. Yüz yıllarca oluşan kültürün birikimi insan davranışına yansımış ve şehirli insan ortaya çıkmıştır. Kültürel yapı ile şehirleşme olgusu at başı giderse şehirleşme olur. Kültür ve eğitimle insanımızı şehir insanı haline getirmeyip gecekondu ve Tarım sahalarındaki köylü üretken insanların topraklarını imara açıp onları sonsuz daire ve ticari alan sahibi yaparsan , beş on nesilde oluşan şehirli insan dokusu ezilir. Kültür yok olur. Sokaklara, marka giyinen, boynu kravatlı yere tüküren, sümük atan, insanlar dolar.
Kendi tabi ortamlarından kent ortamına çekilen bu insanlarda marazi haller ortaya çıkar. Mutsuz olurlar. Davranış bilimcisi Desmond Morris “ Hayvanat bahçesi” isimli kitabında bu konuya açıklık getiriyor. Şöyle diyor “ Vahşi hayvanlar, doğal koşullar altında birbirini yaralamaz. Yavrularına saldırmaz mide ülserinden kıvranmaz, cinsel isteklerini kendi kendine tatmin etmeye kalkmaz. Homoseksüel ilişkiler kurmaz. Ama hayvanat bahçesinin kafesleri ardına konduklarında bu tür davranış bozuklukları gösterirler “. Tıpkı insanımızı hayvanat bahçesinde yaşayan hayvanlara dönüştürdük yanlış imar planlarıyla ..
.
“ İstanbul şairlerinden şehir insanı Nedim, sevgilisi güzeli şöyle tanımlıyor.
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bal olmuş sana…
Mey süzülmüş şişeden Ruhsâr-ı âl olmuş sana…
“Yani nezaket damıtılmış incelmiş senin boyun postun olmuş,
Şişedeki kırmızı şarap damıtılmış senin........
© Antalya Son Haber
![](https://xhcrv35j.dev.cdn.imgeng.in/img/icon/go.png)