menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

2026'ya girerken e-ticarette yeni yol haritası

12 0
previous day

Artık markalar yalnızca fiyat, ürün çeşitliliği veya kampanyalarla rekabet etmiyor; tüketicinin güvenini kazanmak, kusursuz bir deneyim sunmak ve bunu yüksek hızla gerçekleştirmek zorunda. Bu yeni dönemin merkezinde ise üç kritik kavram bulunuyor: veri güveni, hız ve deneyim.

2026’nın en belirleyici unsuru, hiç şüphesiz veri güveni olacak. Dijitalleşmenin hızlanmasıyla birlikte tüketiciler artık markalara daha fazla veri bırakıyor; ancak aynı zamanda bu verilerin nasıl kullanıldığını daha çok sorguluyor. 2025 boyunca dünya genelinde yaşanan veri ihlalleri ve güvenlik açıkları, tüketicinin markalara duyduğu güveni ciddi biçimde sarstı. Bu durum, 2026’da veri güvenliğini sadece bir “teknik gereklilik” olmaktan çıkarıp stratejik bir avantaj hâline getirdi.

Tüketiciler verilerinin hangi amaçla toplandığını, kimlerle paylaşıldığını ve nasıl saklandığını bilmek istiyor. Artık “gizlilik politikası” adı altında karmaşık metinler sunmak yeterli değil. Markalar şeffaf olmak zorunda. Basit, anlaşılır ve proaktif bir iletişim diliyle “neden veri topladığını” açıklayabilen markalar, tüketicinin gözünde daha güvenilir konuma yükseliyor.

2026’da veri güvenliğinin önemini artıran bir diğer unsur ise giderek sıkılaşan yasal düzenlemeler. Devletler ve regülatör kurumlar, kullanıcı verilerinin korunmasına dair yaptırımları artırıyor. Bu da veri güvenliğini teknik ekiplerin değil, tüm kurumun sorumluluğu hâline getiriyor. Bu çerçevede veri etikliği, şeffaflık, sistem güvenliği ve kullanıcı onayı gibi kavramlar, yeni dönemin en kritik performans göstergeleri olarak karşımıza çıkıyor.

Sonuç olarak markalar için temel soru şu:

“Veriyi topluyor muyum?” değil, “Veriyi güvenli, etik ve şeffaf biçimde yönetebiliyor muyum?”

Hız, e-ticaretin ilk yıllarından bu yana en önemli rekabet unsurlarından biriydi. Ancak 2026’ya gelinirken hız, artık bir fark yaratan özellik olmaktan çıktı ve “minimum beklenti” hâline geldi. Tüketici sadece hızlı teslimat istemiyor; bu hızın doğru, güvenilir ve öngörülebilir olmasını istiyor.

2025 boyunca........

© Analiz