menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İspanya’nın İsrail’e yönelik yaptırımları Tel Aviv'i yalnızlaştırıyor

11 0
02.10.2025

İslam ve Küresel İlişkiler Merkezi'nde (CIGA) kıdemli araştırmacı olarak görev yapan Ramzy Baroud ve The Palestine Chronicle’ın genel yayın yönetmeni Romana Rubeo, İspanya’nın İsrail’e yönelik yaptırımları ve Avrupa’nın değişen siyasi tutumunu AA Analiz için kaleme aldı.

***

İspanya’nın İsrail’e yönelik son dokuz maddelik yaptırım paketi, tek başına alınmış bir karar değil, yıllardır olgunlaşan siyasi tutum değişiminin bir sonucu olarak öne çıkıyor. Avrupa’nın birçok ülkesinde Gazze ve Filistin halkıyla dayanışma nihayet [1] somut adımlara dönüşmüş durumda. On binlerce can kaybının ardından gecikmeli de olsa atılan bu adımlar stratejik önem taşıyor. Zira İsrail’in sömürgeci projesinin kuruluşunda ve desteklenmesinde tarihsel olarak [2] merkezi rol oynayan Avrupa, uzun süredir olmadığı kadar doğrudan biçimde kendi sorumluluğuyla yüzleşmek zorunda kalıyor.

On yıllar boyunca Avrupa’nın siyasi ve mali desteği [3] -Washington ve uluslararası kurumlar üzerinden aktarılarak- İsrail için bir tür siyasi kalkan işlevi gördü. Bu sayede İsrail, cezasız biçimde hareket edebildi; diplomatik dokunulmazlıktan ve kapsamlı uluslararası destekten yararlandı. Bu kesintisiz destek, uluslararası hukuk ihlallerinin rutin ve cezasız hale geldiği bir düzeni normalleştirdi ve Tel Aviv’deki istisnacılık algısını daha da güçlendirdi.

İspanya, 8 Eylül’de İsrail’e silah satışını yasaklayan, hem sivil hem askeri amaçla kullanılabilen ürünlere kısıtlama getiren ve askeri teçhizat taşıyan İsrail donanma gemilerinin İspanyol limanlarına yanaşmasını engelleyen kapsamlı bir yaptırım paketi [4] açıkladı. Bir bütün olarak değerlendirildiğinde bu adımlar, onlarca yıldır büyük bir Avrupa hükümeti tarafından alınan en ciddi politika değişikliklerinden biri niteliğinde. Paket ayrıca üst düzey diplomatik temasların sınırlandırılmasını, bazı sektörlerde işbirliğinin askıya alınmasını ve İsrail yerleşimlerinde faaliyet gösteren şirketlere yönelik daha sıkı denetimler getirilmesini içeriyor. Gazze’ye insani yardımı artırırken Başbakan Pedro Sánchez, benzer yaptırımların tüm kıtaya yayılması için AB çerçevesinde çalışmayı taahhüt etti. Ancak bu yaptırımlar yalnızca siyasi bir manevra olarak değil; soykırımın tanınmasına dayanan ahlaki ve hukuki bir sorumluluk olarak sunuluyor.

İspanya, Haziran 2024’te İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan soykırım davasına [5] resmen katıldı. Eylül 2025’te ise savcılar, savaş suçları ve soykırım şüphesiyle bazı İsrailli yetkililer hakkında soruşturma başlattıklarını [6] duyurdu. Bu adımlar, İspanya’yı uluslararası hukuk mekanizmaları üzerinden hesap........

© Anadolu Ajansı Analiz