menu_open
Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkiye ekonomisine kara büyü mü yapıldı? Kara büyü, kausalite ve Kant...

9 0
01.02.2024

Kant'a göre, Kausalite, fenomenler dünyasını anlamamızı sağlayan temel ilkelerden biridir ve aklın kategorik yapılarından biri olarak ele alınır. Nedenler aracılığıyla doğanın olguları arasında kesin bir bağlantı kurarız; biz bu nedensellik ilişkilerini doğrudan deneyimlemesek de, zihnimiz bu ilişkileri düzenler ve böylece dünyayı anlamlı bir şekilde tecrübe eder. Bu anlamda, nedensellik zihinsel bir yapıdır ve bizim olaylar arasında mantıklı bağlantılar kurmamızı sağlar.

Bağların rasyonel bir mantıkla kurulabilmesi için bireyin genel kabul görmüş akılcı bilgiye ulaşma metodlarını, prensip olarak kendi anlama işlevinin merkezine bırakması gerekir. Ancak dikkat edilmelidir ki, buradaki primitiv insan beyni, fenomenler arasında kurulan bağın rasyonel olmasına değil, bu bağın neden-sonuç ilişkisi içerisinde kurulmuş olmasına ihtiyaç duyar.

'Bardaktaki su dökülmüş - Birisi çarpmış olmalı.'

'Bardaktaki su dökülmüş - Adağım kabul oldu, demek ki evliyalar onlar için bıraktığım suyu içti.'

İki cümlede de kausalite vardır. Bu sebepledir ki, kausalite prensibine göre çalışan insan beyni, kişinin düşünce şekline ya da o kişinin rasyonel olup olmadığına bakmadan, her koşulda hayati bir mekanizma olarak bize eşlik eder.

Sebebini bilmediğimiz sonuçların bizleri psikolojik olarak rahatsız ediyor olması, zihnimizi bir neden-sonuç ilişkisi ile rahatlatmak eğilimindedir. Çünkü çok uzun yıllar boyunca bilinmezliklerle dolu bir evrende her an ölüm tehlikesi ile karşı karşıya kalmış olan insan, ilkel bir geçmişten gelir; dolayısıyla sebebini anlamadığı karmaşık bir olayı en yakındaki sonuca bağlamak kendisini güvende hissettirir.

En yakınımızdaki rahatlatan, ancak irrasyonel olan cevaplara gösterdiğimiz zihinsel mukavemet, gelişmişlik seviyemizin ve hayatı ne denli akılcı bir çizgide yaşayabiliyor olduğumuzun ölçüsüdür.

İçerisinde bulunduğumuz teknoloji devrimini, gelişmişlik yolunda kat ettiğimiz mesafeleri, yaptığımız modern anayasaları düşünerek, artık batıl inançlardan ve hurafelerden azade, pür-i pak dünya insanları olarak, kendimiz ile gurur duyduğumuzu söyleyebilir miyiz?

Maalesef manzara uzaktan göründüğü kadar iç açıcı değil. İlkel beynimiz hâlâ cevaplayamadığı sorular ile karşılaştığında, kolayca irrasyonel tuzaklara düşüyor. Eğitimin ve öğretimin noksan olduğu yerlerde, korkularımız ile kültürel mistik kalıplarımız arasındaki bağ çok çabuk kuruluyor. Bu bağın akılcılık bariyerine takılmadan kolayca oluşturulduğu toplumlarda ise, kara büyü, batıl inançlar, hurafeler, muskalar, fallar kaçınılmaz oluyor.

Büyü aracılığıyla, bir başkası tarafından gerçekten zarar görebileceğine inanan insanlar arasında güven tesis edilmesi mümkün olmuyor elbette. Bireysel güvensizlik topluluk hayatına sirayet ettiğinde ise, güven esasına dayalı olan ticari bağlar, dolayısıyla ülke ekonomisi bu durumdan en çok etkilenen alanlardan biri oluyor.

Washington D.C.'deki American University'de kalkınma ekonomisi uzmanı olan Boris Gershman'ın yaptığı geniş çaplı........

© 12punto


Get it on Google Play