Matilda Etkisi Ve Güçlü Erkek Teorisi
Rosalind Franklin - DNA'nın Çift Sarmal Yapısı
Sene 1869, Cambridge Üniversitesi'nde ilk kez üniversiteye kadınların öğrenci olarak alınmalarına izin veriliyor. Yahudilerin okula kabul edilmesine ise 1871'de karar veriliyor. Yaklaşık yarım asır sonra, zengin ve entellektüel Yahudi bir ailenin kızı olan Rosalind Franklin, her ne kadar ailesinin teşvikiyle çocukluğundan itibaren bilime ve eğitime yönlendirilmiş başarılı bir öğrenci olsa da, erkek dünyası henüz başarılı kadınlara tahammül edebilecek kadar sivilize değildir. 1938'de giriş sınavını kazandığı Cambridge Üniversitesi'nin sadece kızlara ayrılmış olan Newnham Koleji'nde eğitimini tamamlayan Rosalind, deoksiribonükleik asidin X ışını kırınım diyagramlarının matematiksel analizi alanındaki çalışması ile DNA'nın çift sarmal yapısının aydınlatılmasına öncülük etti. Nisan 1953'te doktora öğrencisi Raymond Gosling ile yayımladıkları araştırma makalesi, James Watson ve Francis Crick'in DNA'nın yapısı hakkında aynı dönemde yayımlanan makaleleri için temel oluşturmuş olsa da, Nobel Ödülü Rosalind Franklin ve Raymond Gosling'e değil, Watson ve Crick'e verildi. Watson yıllar sonra ödülün Rosalind'e verilmesini istemiş olsa da, Rosalind kimya laboratuvarındaki çalışmaları nedeniyle hastalanmış ve 37 yaşında hayatını kaybetmişti.
Rosalind'in Cambridge'te okuduğu yıllarda, kadınlara akademik ünvan veriliyordu, ancak kadınlar asil öğrenci statüsünde üniversiteye ait olarak görülmüyorlardı. Kadınların derslerde öndeki sıralarda ve yan yana oturmaları bekleniyor, kadın öğretim görevlilerinin önemli üniversite törenlerine katılmalarına izin verilmiyordu. Geleneksel kutlamalarda ise erkekler, kırmızı cüppe ve siyah doktora şapkaları giyinirken, kadın öğretim görevlilerinin, eşlerinin yanında şapka ve eldiven takarak oturmaları bekleniyordu.
Royal Society'nin bile kadın bilim insanlarını ancak 1945 yılında kabul etmeye başladığı düşünülürse, erkek dünyasında, kadınların bilimsel çalışmalarının ve insanlık için hayatlarını feda etmek pahasına yaptıkları keşiflerin hangi boyutlarda görmezlikten gelindiği gerçekliğine biraz daha yaklaşmış oluruz.
Nükleer bölünmenin keşfinde önemli bir rol oynayan Avusturya-İsveç asıllı ünlü fizikçi Lise Meitner'in yaptığı çalışmalar ile ağırlıklı olarak hak ettiği Kimya alanındaki Nobel ödülünü, birlikte çalışmış olmalarına rağmen, Otto Hahn 1945 yılında tek başına aldı. Lise o sıralar aynı ülkedeydi, hayatını adadığı çalışmasının ödülünün başkasına verilmesini, sadece uzaktan izledi.
1967'de ilk radyo pulsarlarını keşfeden astrofizikçi Jocelyn Bell Burnell'in hak ettiği Nobel ödülü ise, Jocelyn yerine doktora danışmanları olan Antony Hewish ve Martin Ryle'a verilmişti.
Parite........© 12punto
visit website