menu_open
Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Cumhuriyet'imizin 101. yılında, 101 yıl öncesine mi döndürülmek isteniyoruz?

8 0
29.10.2024

Misak-ı Milli sınırları çizilmiş… Savaş bitmiştir, memleketin hali perişan, halkın takati kalmamıştır artık. Yıl 1923, bin bir meşakkatle ilan edilir Cumhuriyet. Artık ne durup düşünmenin ne de milletin perişan, bedbin haline bakarak yeise kapılmanın zamanı değildir. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, memleketin inşasına başlar. Mustafa Kemal’in ajandası bellidir. Ateşlerin içinden koşarak gelen yüzlerce şahlanmış beyaz atın sırtına yükler memleketin ahvalini ve hiç soluklanmadan, durup dinlenmeden koşturur istikbale doğru, 15 sene boyunca.

Kutlu Cumhuriyet’in ilanından 101 yıl sonra, bugünkü Türkiye'nin durumu, Mustafa Kemal'in o zamanlar tarif ettiği milletin ahvaline benzer bir perişanlık içindedir. Bu minvalde, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı konuşmalardan kayda geçen bazı kısımları anımsamak ve memleketin o zamanki halini, günümüz ile kıyaslamak, belki de bizleri ciddiyetle ve kederle düşünmeye sevk edecek en etkili yol olacaktır.

Efendiler diye başlar konuşmasına:

“Tekke ve zâviyelerle türbelerin seddi ve alelumum tarîkatlarla şeyhlik, dervişlik, müritlik, çelebilik, falcılık, büyücülük ve türbedarlık ve ilâh gibi birtakım unvanların men'i ve ilgâsı da Takrîr-i Sükûn Kanunu devrinde yapılmıştır. Bu husustaki icraat ve tatbîkat, heyet-i içtimâîyemizin hurâfeperest, iptidâî bir kavim olmadığını göstermek nokta-i nazarından ne kadar elzem idi; bu takdir olunur.”

Yaptığı gezilerin bir tanesinde karşılaştığı manzarayı ise şöyle aktarır:

“Bâzı yerlerde kadınlar görüyorum ki, başına bir bez veya bir peştamal veya buna mümâsil bir şeyler atarak yüzünü, gözünü örter ve yanından geçen erkeklere karşı ya arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur. Bu tavrın mânâ ve medlûlü nedir?........

© 12punto


Get it on Google Play