Sürdürülebilirlik odaklı kurum kültürü oluşturabilmek
Toplum olarak konuşmayı seviyoruz. Muhabbetimiz bol olsun ama biraz da çalışsak diyorum. Kimle konuşsam, hep aynı yakınma. Yalnızca aile ortamında değil, iş yerlerinde birbirimizle uğraşmaktan, birbirimizi hırpalamaktan başka şey yaptığımız yok. İlişkiler iş ve üretim odaklı olmak yerine temelsiz sosyal ortam oluşturmak ve zaman tüketmek odaklı olunca sorunlar da kartopu gibi büyüyor.
Birey olamadık bir türlü. Bireysel gelişmenin gereği olan zihinsel, ruhsal, duygusal süreci tamamlayıp da kendi içinde tutarlı bir bütün oluşturamadığımız için çevremizle ilişki kurma biçimimizde de sorunlar yaşanıyor. İnsanlar kendilerindeki eksikleri başkaları üzerinde güç ve baskı kurarak kapatmaya çalışıyorlar. Sıkça telaffuz edilen mobingin de temel nedeni bu aslında. İnsanlar işe, üretime odaklanmak yerine başkaları üzerinden ego tatmini yapmaya yöneliyorlar.
İnsanın eksik kalmışlıktan kaynaklanan bu ego çatışması en küçük çaplı ilişkilerden toplum genelindeki tüm ilişkilere dek etkisini gösterebiliyor. Küçük arkadaş gruplarındaki kavgalar, aile içi şiddet, iş yerlerindeki mobing, toplumsal düzeyde yaşanan çatışmalar çoğunlukla bireyin kendi içindeki eksik kalmışlığından kaynaklanıyor.
Evliliklerin sürdürülebilir olmamasının temelinde de çoğu zaman bu yatıyor. Bütün bir yaşamı birlikte geçirmek için imza atma esnasında bile eşler, katılımcıların da tezahüratıyla ayak basma yarışına girerek bir daha hiç bitmeyecek olan iktidar savaşını başlatıyorlar. Sonrasında bu savaş yaşamlarının en basit pratiklerinden en ciddi ilişkilerine dek nüfuz ediyor. Kahvaltıyı kim hazırlayacak sorusuyla başlayıp, televizyonda hangi programın izleneceğine, hangi araba modelinin alınacağına, bayramlarda ilk ziyaretin kimin ailesine yapılacağına dek uzanan incir çekirdeğini doldurmayan bir dolu anlaşmazlıkla aile kurumunu işlemez hale getirebiliyorlar.
İnsan malzemesi aynı olunca iş yerlerinde de benzer çatışmalar. Kim kime nasıl baktı, ne söyledi, ne giydi, nasıl davrandı, kim az çalıştı, kim çok çalıştı, kim kime yakın vs. bir dolu dedikodu. Kurumsal hedef koymak, kurumu ileriye taşımak yerine herkes kendi çapında kendi iktidar alanını oluşturmaya çalışıyor. Böyle olunca da en basit insan ilişkilerinden en ciddi kurumsal ilişkilere dek uzanan iktidar çatışmaları, mobinge varan baskılar.
Bireylerin kişisel tatmin çabaları öne geçince de kurum yararı,........
© 12punto
visit website