Devlet kendisini hukuksuzlukla savunabilir mi?
İnsanlık tarihinde feodal yapılardan devlet yapılanmasına geçilmesi modern hukuk sisteminin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bunun sebebi, feodal sistemde feodal beyin tek karar verici olma iradesinin, devlet yapılanmasında herkes tarafından kabul edilen kurallarla toplumsal yönetime geçiştir. Feodal yapılardan devlet yapılanmasına geçiş, de facto yukarıdan aşağıya mutlak irade ile yönetimden, de jure toplumsal irade ile yönetişime geçiş anlamında çok önemli bir dönüşümdür.
Türkiye’ye baktığımızda, AKP iktidarının son dönem yönetim biçiminde mevcut bazı yasalara rağmen, kimi durumda olağanüstü yönetim biçimleriyle yönetim işlerinin sürdürülmüş olduğu, kimi dönemlerde ise fiilen var olan yasaların dahi uygulanmadığı gözlemlenmektedir. Öyle ki, yanılmıyorsam, ünlü başkanlık sarayı inşaatında ileri sürülen yasal itirazlara rağmen inşaatın durdurul(a)maması ve benzeri yasa ve anayasayı ihlal niteliğinde bazı uygulamalarla sistemi bugünlere taşıyan süreç tedrici olarak uygulamaya koyulmuştur.
Nitekim Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasında yaşanan ihtilaf, hatta adeta Anayasa Mahkemesi’nin iktidarını silmeyi kafalara çakma niyetiyle Mahkeme üyelerinin dava edilmesi iddiası, Anayasa Mahkemesi’nin ilgası ve AKP iktidarının uzun zamandan beri alttan alta dayattığı bizzat anayasal düzenin kaldırılması ve/veya değiştirilmesinin artık gündemde olduğunun göstergesi olmuştur. Bu sürecin, 1923 temellerinin yerine 2023 temellerinin inşası süreci olarak tarihe geçirilmesi istenmekte olup, bu amaçla da olası yeni anayasanın adının da “2023 Anayasası” olarak belirlenebileceği öngörülebilir.
Bu değişimi, “yetmez, ama evet” aymazlarının ikinci cumhuriyet dayatmalarının eseri olarak görebilir miyiz? Bu sorunun yanıtı Hayır’dır, çünkü ikinci cumhuriyetçiler, AKP ile aralarında örtüşen alanlar olmakla beraber, AKP yaklaşımından farklı olarak ekonomik işleyiş ve devlet yönetimi bağlamında birinci cumhuriyetçi görüşten, özde Jakobenizm olarak niteledikleri........
© 12punto
visit website