Bir Zamanların Cat Stevens’ı: Ruhun Sessiz Devrimi
1948 doğumlu Cat Stevens, yani bugünün Yusuf İslam’ı, bir dönemin en tanınmış, en dokunaklı seslerinden biriydi.
“Wild World”, “Morning Has Broken”, “Peace Train” gibi şarkılarla milyonları büyülemiş, 1970’lerin gençliği için umut ve barışın sembolü olmuştu.
Ama parıltılı sahnelerin ardında yavaş yavaş bir iç boşluk büyüyordu.
Kendi ifadesiyle:
“Plaklarım milyonlar satıyordu, şöhretim artıyordu ama mutlu değildim.”
Bu huzursuzluk onu varoluşun anlamını aramaya itti.
Taoizm’den Budizm’e, meditasyondan komünizme kadar birçok yola başvurdu.
Ama hiçbirinde aradığı iç dengeyi bulamadı.
Ta ki Kudüs’ten dönen kardeşi ona bir Kur’an-ı Kerim tercümesi getirene kadar.
O kitabı okurken Yusuf kıssasında kalbi titredi.
“Ağlamaya başladım,” diyordu, “Kalbimin açıldığını hissettim. Bu isim bana önceden verilmişti.”
Ve bir sabah, Cat Stevens sustu; Yusuf İslam doğdu.
1986 yılında Yusuf İslam’la Londra’daki mütevazı karargâhında buluştuğumda, sahneleri bırakalı yıllar geçmişti.
Can Dündar ve Duygu Asena’nın aracılığıyla Nokta dergisi tarafından yayımlanan bu söyleşi, onun Müslüman olduktan sonra verdiği en nadir röportajlardan biriydi — Türk medyasına ise ilkti.
Kameraya bakmayı reddetti, fotoğraf çektirmedi, ama gözleriyle konuşuyordu.
Yanında takkeli bir Türk yardımcısı, Ömer, vardı; zaman zaman araya girip soruları yumuşatıyordu.
Cumaya birlikte gidemediğimiz için biraz kızdı bana ama yine de gülümsedi.
Sohbetin bir yerinde, yavaşça dönüp dedi ki:
“Ben artık şarkı söylemiyorum, dua söylüyorum. Şöhret değil, ibadet arıyorum.”
O cümle, yalnızca bir sanatçının değil, bir........





















Toi Staff
Gideon Levy
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein