19 Mart Silivri’sinden ilk kitap: En gözde iki şair kim?
19 Mart Silivri’sinden ilk kitap kimden gelecek diye bekliyordum…
Bu hafta geldi…
Hem de ODTÜ kökenli, akademik yanı kuvvetli birinden.
Buğra Gökçe’den…
İstanbul Büyükşehir Planlama Ajansı Başkanı…
Ve Silivri’de…
Türkiye’nin siyasi hapishaneleri her zaman bir edebiyat ve kitap patlamasının kaynağıdır.
Buralardan çok sayıda kitap çıkar.
Mesela Ergenekon, Balyoz, Kafes gibi gibi kumpas davaları sırasında 60’a yakın kitap çıkmış Silivri ve öteki cezaevlerinden.
Ama siyasi hapishane tarihimizde hiç bir dönem 12 Eylül’le karşılaştırılamaz.
Bazı kaynaklara göre, 1980 sonrası “hapishane edebiyatı / cezaevi romanı” bağlamında yaklaşık 70 yazar tespit edilmiş.
Bu yazarlardan 150 civarında roman çıktığı öne sürülüyor.
Bunlara, şiir, hikâye, hatıra ve inceleme gibi eserleri eklerseniz şöyle bir bilanço çıkıyor karşınıza:
“120 yazar/şair” ve “300–400 civarı eser…”
19 Mart’tan bu yana 10 ay geçti…
Geçen hafta gelen ilk kitabın adı şu:
“22 Metre Kare Gökyüzü…”
Bir tür Silivri Günlükleri…
Yazan ODTÜ kökenli bir akademisyen şehir plancısı olunca tabii başka kitaplarda gördüğümüz duygusal yoğunluk daha az oluyor.
Ama dikkatle okuduğunuz zaman bugün Silivri’de yatan insanların psikolojik profili, duygu haritası anlaşılıyor.
Daha önce Fatih Altaylı da Silivri’den günlük hayat bilgileri aktarmıştı.
Burada biraz daha başka ayrıntılar da var.
Biliyorum tek kitapla böyle psikolojik bir portre çıkarılamaz.
Ama içerden gelen ilk ruh hali belgeseli olarak okuyabilirsiniz…
Bu porteyi, 22 metrekare bir hücreden yazılmış kitabın satırlarının arasında cımbızla çekerek oluşturdum.
Ve gördüm ki, Nazım’ın Bursa ve Sinop Hapishanelerindeki siyasi ve düşünce suçlusu profili ve duygu hali de değişmiş.
Cezaevinin şiir de değişmiş galiba.
Buyrun birlikte bakalım içerden gelen ilk “19 Mart Hatıratına…”
Belli ki, 19 Mart Tevkifatı ile Silivri’ye gidenlerin çoğunun gözünde “Kıdemli rol modeli” olarak Osman Kavala var.
Buğra Gökçe onu şöyle anlatıyor:
“İçimde derin bir sızı ile koğuşuma dönerken yolda Osman Kavala ile kısaca karşılaşıp selamlaştık.. Bir kez daha utandım, yerin dibine geçtim. Sekiz yıldır, dile kolay sekiz koca yıldır burada. Dev gibi adamın beli bükülmüş, ışığı söndürülmeye çalışılmış. O hala elinden geldiğince dimdik iken benim üzülmeye perişan olmaya hakkım yok.”
Kitabın 133’ncü sayfasında,........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein