Çin’de Pazarlığın İnce Sanatı: Pekin Pazarlarından İnsan Psikolojisine Uzanan Bir Yolculuk
Çin’e ilk gelişim. Pekin’deyim. Aslında “nerelere gidilir, ne yapılır” diye uzun bir şehir rehberi yazmayı planlıyordum ama karşıma çıkan ilk deneyim o kadar heyecan vericiydi ki, kendimi önce bu yazıya koyulurken buldum. Hem gözlemlerken hem de yazarken büyük bir keyif aldım; üstelik düşündüğümden çok daha fazlasını öğrendim.
Çin’de bir pazara adım attığınızda, aslında sıradan bir alışveriş yapmıyorsunuz; küçük bir diplomasi masasının tam ortasına oturmuş oluyorsunuz. Burada pazarlığın bir kültür, bir iletişim biçimi, hatta ince bir zihin oyunu olduğunu öğrendim ve en etkileyici olanı pazarda geliştirdiğiniz yeteneğinizi yaşamınızın hemen hemen her alanında başarıyla uygulayabilirsiniz.
Bu kültürü anlamak için gelmeden önce kitaplar okumuştum, tavsiyeler almıştım. Ama en büyük dersi Pekin’de, bizzat bir pazarlık ustasını izleyerek öğrendim: Mehmet Öğütcü.
Yıllar önce Pekin’de diplomat olarak görev yapmış Mehmet, pazarlığı bir “fiyat kırma” çabası değil; insan psikolojisini okuma sanatı olarak ele alıyor. Onu pazar tezgâhlarının arasında izlemek benim için adeta bir saha dersi oldu. Yanında durup hiçbir şeye müdahale etmeden yalnızca gözlemlemek bile, kitaplardan öğrenemeyeceğim kadar çok şey kattı.
Bu yazıdaki tüm çıkarımlar, tamamen Mehmet’in ustalığını sessizce izlerken edindiğim gözlemlerden doğdu.
Pekin’in antika pazarlarında fark ettiğim ilk şey şuydu: Mehmet hiçbir zaman acele etmiyor.
Bir objeyi eline alınca hemen fiyat sormuyor. Önce satıcıyı izliyor; ses tonunu, bakışlarını, tereddütlerini… Sanki karşısındaki kişi değil, onun zihni konuşuyor.
Ve ben o an şunu fark ettim:
Sabır Çin’de bir pazarlık yöntemi değil, bir saygı biçimi. Saygı arttıkça fiyat kendiliğinden........





















Toi Staff
Gideon Levy
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein