Papa’nın Ziyareti Bağlamında Türkiye’nin Tarihsel Özgüveni
Papa Leo XIV Birinci İznik Konsili’nin 1700’üncü yıl dönümünde, İznik Gölü kenarındaki Aziz Neophytos Bazilikası’nda 20 din adamı ile 40 dakika süren ayine katıldı. (Foto:Ekran Görüntüsü)
Papa’nın Türkiye ziyareti ve İznik’te yeni bir konsil toplama önerisi, sadece Hristiyan dünyasına ait törensel bir başlık değil. Aynı zamanda Türkiye’nin bin yıllık tarihsel kimliğinin, medeniyetler arası rolünün ve küresel sahnedeki konumunun yeniden hatırlatılmasıdır. Bu mesele ilahiyattan ziyade devlet aklıyla, stratejiyle ve Türkiye’nin kendisini dünyaya nasıl konumlandırmak istediğiyle ilgilidir.
Türkiye, yalnızca görkemli İslam mirasının değil, aynı zamanda erken dönem Hristiyanlığın da en zengin coğrafi ve kültürel hafızasının sahibidir. Dünyada çok az ülke Antakya, İznik, Efes, Kapadokya, Trabzon, Mardin ve İstanbul kadar yoğun bir Hristiyanlık atlasına sahiptir. Bu miras, yalnızca turistik bir envanter değil; Türkiye’nin jeopolitik sermayesinin bir parçasıdır.
Papa’nın ziyareti, bu tarihi ağı bir kez daha görünür kıldı.
On yıllardır Ortodoks dünyasının büyük bölümü—Rusya’dan Ukrayna’ya, Yunanistan’dan Bulgaristan ve Gürcistan’a kadar—Fener Rum Patriği’ni fiilen “ekümenik” olarak kabul ediyor. Türkiye kabul etsin ya da etmesin, dünya zaten kendi yolunu çizmiş durumda. Bu noktadaki asıl soru şudur: Türkiye bu fiili durumu yokmuş gibi mi davranacak, yoksa kendi egemenlik şartlarını koyarak oyunu yöneten ülke mi olacak? Sembolik, sınırları tamamen Türkiye tarafından çizilmiş bir ekümenik tanım; güç kaybı değil, güç tasarımıdır. Gerçek üstünlük, dünyanın zaten uyguladığı bir statüyü inkâr etmekte değil; hukuki ve stratejik bir çerçeveyle........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein