Muaviye oyunları, Hüseynî direniş: Barışın sınavı
Muaviye’nin Sıffin’deki manevrası, dinî-meşruluk kılıfıyla yapılan siyasî aldatmacanın en bilinen örneğidir… Amr b. el-Âs’ın “Kitap hakem olsun” çağrısıyla Kur’ân sayfalarının mızrak ucuna geçirilmesi, çatışmayı dinî meşruiyet zeminine taşıyarak rakip cephede çözülme yaratmayı hedefliyordu. Özetle “Muaviye oyunu”, görünürde kutsal değerlere yaslanarak siyasi üstünlük sağlama, meşruiyeti gasp etme taktiğidir. Buna karşılık Kerbelâ’daki Hüseyin’in direnişi, zulme ve haksızlığa karşı ilkesel, onurlu ve fedakâr bir duruştur; biat etmeyi reddetmek, hakikat uğruna bedel ödemek anlamını taşır. Bugünkü siyasetin diliyle konuşursak Muaviye hileyi, Hüseyin ise ilkeli duruşu ve direnişi temsil eder.
Önder Apo’nun “Muaviye oyunlarını iyi biliriz; Hüseynî direniş sergileriz” sözü, tam da bu çerçeveyi bugüne taşır: bir yandan hükümetin dinî, millî veya hukuksal söylemlerle süreci şekillendirme eğilimini “Muaviye” benzetmesiyle teşhir eder; diğer yandan PKK ve müttefiklerine “ilkesel duruşu” hatırlatarak moral ve meşruiyet üretir. 27 Şubat 2025 çağrısının ardından Önder Apo’nun barış çağrısı PKK içinde sonuç verdi. 12. Kongre kararları ve ardından gelen sembolik silah bırakma adımları hareketin söylemden eyleme geçtiğini gösterdi. Bu dönüşüm, Önder Apo’nun Hüseynî metaforunu somut bir irade beyanı hâline getirdi.
Öyleyse neden, elinde kurumsal güç ve geniş idari imkânlar olan AKP iktidarı, süreci hızla sonuçlandırmak yerine komisyon kurup beklemeyi, yavaşlatmayı veya çerçeveyi daraltmayı tercih ediyor?........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein