Hukuku seçin, barışı güvence altına alın
Derhal Geçiş ve Güvenlik Kanunu’nun çıkarılması, uluslararası gözlemcilerin sürece katılımı, Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nu kurulması ve ağır insan hakları ihlallerinin soruşturulması için bağımsız bir mekanizma oluşturulması için gereken anayasal ve yasal reformlar için yol haritasını ilan edin
PKK’nin 26 Ekim 2025 tarihinde yaptığı “Türkiye sınırları içindeki tüm güçlerin çekilmesi” açıklaması, siyasal tarihin seyrini değiştirebilecek bir dönüm noktasıdır. Bu karar, Önder Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının somut bir adımı ve on yıllardır süren çatışmanın sonlanması yönünde açık bir irade beyanıdır. Ve bu irade beyanının yeni olmadığını, son 32 yıl içinde de onlarca kez sergilendiğini hatırlatmakta fayda var. Yine de artık mesele, bu iradenin siyasi zeminde nasıl karşılık bulacağı ile ilgili olmaktan çıkmış, hukuki zeminde nasıl güvence altına alınacağı noktasına gelip dayanmıştır.
Silahlı çatışmanın hukuki statüsü tartışmasız biçimde Cenevre Sözleşmeleri’nin 3. maddesi kapsamına girmektedir. Türkiye’nin de taraf olduğu bu sözleşme, “uluslararası nitelikte olmayan silahlı çatışmalar” için geçerlidir ve taraflara belirli insani yükümlülükler getirir.
Bu çerçeve, yıllardır süren ARGK/HPG–TSK çatışmasını bir “iç güvenlik sorunu” olmaktan çıkarıp uluslararası hukukun tanıdığı bir statüye taşımıştır. Şimdi ise bu çatışmanın sona erdirilmesi, aynı hukuki çerçevenin barış yönündeki hükümlerinin devreye girmesini zorunlu kılmaktadır. Başka bir deyişle, savaş hukukundan barış hukukuna geçilmelidir.
Gerillaların bu üçüncü çekilme kararı da tıpkı öncülleri gibi (ilki 1999, ikincisi 2023) fiili olarak silahlı mücadeleyi bitirme siyasetini görünür kılar. Ancak bu adımın kalıcı........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel