Diyanet için son çağrı
Türkiye’de bazı felaketler var ki; gürültüyle gelmez, siren çalmaz, manşet olmaz, enkaz bırakmaz. Ama sessizce ilerler, derinlemesine çöker, aileleri içeriden çürütür. Kumar tam olarak böyle. Ne bir deprem kadar “anlık”, ne bir kriz kadar “görünür”. Ama etkisi daha kalıcı, tahribatı ise daha sistematik. İşte tam bu yüzden meseleye yakından bakmak, sessiz ilerleyen bu yıkımın gerçek boyutunu görmek gerekiyor. Yeşilay’ın Türkiye Kumar Raporu, artık görmezden gelinemeyecek bu sessiz felaketin bilançosunu önümüze koyuyor. Ortaya çıkan tablo ne bireysel bir zaafla ne de basit bir ahlak tartışmasıyla açıklanabilecek kadar sınırlı. Aksine doğrudan Türkiye’nin toplumsal dokusunda derinleşen bir ekonomik ve sosyal çözülmeye işaret ediyor.
Kumar, bireyin cebinde başlayan masum bir “deneme” olmaktan çoktan çıkmış durumda. Bugün kumar; ailenin sofrasına, çocuğun eğitimine, vatandaşın borç yüküne, hatta kamu bütçesine kadar uzanan zincirleme bir yıkım mekanizması hâline gelmiş durumda. Borçlanma, iflas, iş kaybı, aile içi şiddet, boşanma, depresyon ve intihar artık münferit vakalar değil; kumarın toplumsal düzeyde ürettiği sistematik sonuçlar olarak karşımızda duruyor.
Bir kişinin “şansını denemesi”, yalnızca kendi hayatını değil; eşini, çocuklarını, anne babasını, hatta çoğu zaman sosyal çevresini de içine alan altı ila on kişilik bir yıkım halkası oluşturuyor. Kabul edelim ki bu yönüyle kumar bireysel bir tercihin ötesinde toplumsal bedeli yüksek bir davranış biçimine dönüşüyor. Kazananı olmayan, kaybı ise kolektif olan bir düzenek olarak tıkır tıkır işliyor.
Kumarın yalnızca kahvehanelerde ya da kuytu köşelerde hayat bulduğu geleneksel düşüncesi, bugün trajik bir yanılgıyı yansıtıyor. Çünkü artık kumar cebimizde, ekranımızda, oyun kılığında ve çoğu zaman masum bir eğlence gibi sunulan ürün yerleştirmeleri ve reklamların içinde karşımıza çıkıyor. Bir zamanlar........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein