Birleşmiş milletlermiş! Küresel barışmış! Daha adil bir dünya mümkünmüş! Medeniyetler ittifakıymış! Hepsinin laftan öte bir anlamı yok.

Yeryüzünden dünden bugüne inançlar mücadele ediyorlar, savaşların temelinde inançlar var.

Aksini iddia edene deyin ki, Osmanlı, cihat inancı ile Türkleri sahaya sürdü ve üç kıtaya hükmetti.

Yahudilerin, Rab tarafından kendilerine 'vaat edilmiş topraklar' (Arz-ı Mevut) inancı var ve o topraklara mutlaka hakim olacaklarına inanıyorlar.

Hıristiyanların ise (onlara göre Rab olan) İsa'nın yeryüzüne ineceğini ve krallık kuracağına (Tanrı Krallığı) inanıyorlar.

Bu iki inanç, birbirine endeksli ve bu endekste Müslümanların yeri, toprak altı yani ölüm.

Buna da inanmıyorsanız! Dinler tarihçisi profesörlerine sorun. Sahi her konuda dinci fenomenleri ekranlarına çıkaran televizyonlar, dinler tarihçilerini neden hiç konuşturmuyorlar?

Hele sosyal medya fenomeni olan din tüccarları neden İsrail vahşetine, inanç boyutundan yaklaşamıyorlar?

İsterseniz, Diyanet Fetva hattına, 'Yahudilerle Müslümanlar savaşmadıkça kıyamet kopmaz' hadisinin mahiyetini.

İsrail, artık Arz-ı Mevut'a sahip olma vaktinin geldiğine inanıyor. Haçlı dünyası ise İsrail amacına ulaşırsa (Haşa) Rab olan İsa'nın yeryüzüne ineceğine inanıyor.

İslam dünyası, Müslümanlar ise neye inandıklarından bi haber. 'Siz, onların dinine tabi olmadıkça ne Yahudiler ve ne de Hristiyanlar asla sizden razı olmazlar'(Bakara 120) ayetini bile anlamamış olacaklar ki hala ABD'den, AB'den, BM'den barış, hak-hukuk, adalet bekliyorlar.

Sahaya dönersek

İslam dünyasında, İsrail'in direk tehdit olarak gördüğü beş devlet vardı. Saddam'ın yönettiği Irak. Kaddafi'nin yönettiği Libya. Esad'ın yönettiği Suriye İran ve Türk Milleti.

1991 Körfez Harekatı ile Saddam'ın eli, ayağı kırıldı. BOP kapsamında 2003'te ise başı kesildi, ülkesi pay edildi.

2011'de ise aynı plan çerçevesinde Kaddafi katledildi ve ülkesi pay edildi. Aynı yıl Esad'ı bitirmek ve Suriye'yi pay etmek için harekete geçtiler. Esad direndi ama ülkesi pay edildiği için İsrail'i tehdit edecek gücü kalmadı.

Şimdi sırada İran var. İsrail açıkça İran'ı savaşa sokmaya çalışıyor. Bir ülkenin elçiliğine saldırmak bir ülkeye saldırmak demektir. En son Suriye'deki büyükelçiliğini vurdu ve üst düzey komutanlarını öldürdü.

İran bunun bedeli olacağını açıkladı. Gerçi bana pek inandırıcı gelmedi. Çünkü Merhum Kasım Süleymani katledildiğinde de aynı sözleri dile getirmişlerdi.

Yine öyle oldu. Dün gece gerçekleştirdikleri basit bir karşılık ile halkının gazını aldı.

İran'ın saldırısı neye yaradı?

1- İsrail sahayı genişleterek batı dünyasının tam desteğini arkasına aldı.

2- Filistin ve Gazze işgalini meşrulaştırıp, yaptığı katliamları unutturdu.

3- Müslümanları yönetenlerin, kendisine karşı bir araya gelemeyeceğini teyit ettirdi.

4- İran'ın basit karşılığı üzerinden Müslümanlar arasında Şii-Sünni ayırımını netleştirdi.

Ya Türkiye?

Ekranlara bakıyorum, yandaş olan olmayan gazeteciler, akademisyenler, askeri uzmanlar şimdi 'İran'dan sonra sıranın Türkiye'ye gelebileceğini' dile getiriyorlar.

Diliniz kurusun. Bizler, 1991 Körfez harekâtından bugüne Merhum Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın riyasetinde asıl hedefin Türkiye olduğunu anlattık, anlatıyoruz. Şimdi yumurta dayandı ve benden çok ama ok okumuş şahıslar ahkam kesmeye başladı.

İktidar mı?

22 yıllık tek parti iktidarı ve de BTP haricindeki siyasi partiler her şeyin farkında. Ama hala bir duruşları yok.

ABD'nin bölge ülkelerin bir çok askeri üssü var. Katar ve Kuveyt, İran'a karşı saldırıda ABD üslerinin kullanılmasına izin verilmeyeceğini ABD'ye bildirdi.

Kürecik ve İncirlik, Türkiye'de. Hükümetten ise henüz bir açıklama yok.

Ahmet Hakan

Gerek Milli Görüş hareketinin lideri Erbakan ve 22 yıllık iktidarın sahibi Erdoğan'ın İsrail ile olan siyasi, dini, askeri ve ekonomik işbirlikleri, söylemleri ortada.

Daha geçen yıl dünyanın önde gelen Hahambaşılarını, Saray'a davet edip, İsrail ile iyi ilişkiler kurmak için arabulucu olmalarını isteyen ve Hahamlardan dua alan Erdoğan. Artı bizzat bakanlığın yayınladığı liste ortada.

Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan "Erdoğan'a Gazze üzerinden vurmak" başlıklı bir yazında "Erdoğan'a nereden vurulmaz" diye bir liste yapmaya kalksak...

En başa "Filistin duyarlılığı üzerinden vurulmaz" yazarız' dedikten sonra 'Gazze ve Erdoğan, etle tırnak gibidir' sözlerinin ardından listeyi sıralamış.

Arkadaşım! Birincisi kimsenin kimseyi yerden yere vurduğu yok. Sadece oy vermediler o kadar.

İkincisi, Gazze yerle bir oldu. Tırnak etten koparıldı ve sen koparan ile hala ticaret yapıyorsan diğer tırnaklarının da koparılmasına razı olmuşsun demektir.

Ahmet Hakan listenin son bölümünde ise; 'Bunu yapanlar kimden akıl alıyorlarsa... Bir akılsızdan akıl aldıklarını bilsinler'.

Ey Ahmet Hakan! Sen, kimden akıl alıyorsun? Mavi Marmara katliamını hatırlar mısın? 20 milyon dolara fit olmuşlardı. Sahi o gün yazdıklarını hatırlıyor musun?

Hükümet doğrusunu yapıyor

"Radikallerin söylediklerini mantıklı görmeyin. Ticareti kesmiyorum "ulan". Niye belki ben onu sömürüyorum.

Kesersem, onun arkasındaki güçler de benimle kesecek. Kim zararlı çıkar bu işten. Ona bana muhtaç değil, onun ihtiyacını yine karşılarlar ama ben açıkta kalırım.

Hükümet bu noktada doğrusunu yapıyor. Kimse Sayın Erdoğan'dan daha Kudüsçü olduğunu iddia etmesin."

Nakşilerin önde gelen isimlerinin medya ve sosyal medyada bu söylemlerini çokça duyduk. Ama bu sözler onlara ait değil.

Ya kime? Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz'e.

Allah (c.c) hidayet nasip eylesin.

QOSHE - İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı - Akın Aydın
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı

24 27
15.04.2024

Birleşmiş milletlermiş! Küresel barışmış! Daha adil bir dünya mümkünmüş! Medeniyetler ittifakıymış! Hepsinin laftan öte bir anlamı yok.

Yeryüzünden dünden bugüne inançlar mücadele ediyorlar, savaşların temelinde inançlar var.

Aksini iddia edene deyin ki, Osmanlı, cihat inancı ile Türkleri sahaya sürdü ve üç kıtaya hükmetti.

Yahudilerin, Rab tarafından kendilerine 'vaat edilmiş topraklar' (Arz-ı Mevut) inancı var ve o topraklara mutlaka hakim olacaklarına inanıyorlar.

Hıristiyanların ise (onlara göre Rab olan) İsa'nın yeryüzüne ineceğini ve krallık kuracağına (Tanrı Krallığı) inanıyorlar.

Bu iki inanç, birbirine endeksli ve bu endekste Müslümanların yeri, toprak altı yani ölüm.

Buna da inanmıyorsanız! Dinler tarihçisi profesörlerine sorun. Sahi her konuda dinci fenomenleri ekranlarına çıkaran televizyonlar, dinler tarihçilerini neden hiç konuşturmuyorlar?

Hele sosyal medya fenomeni olan din tüccarları neden İsrail vahşetine, inanç boyutundan yaklaşamıyorlar?

İsterseniz, Diyanet Fetva hattına, 'Yahudilerle Müslümanlar savaşmadıkça kıyamet kopmaz' hadisinin mahiyetini.

İsrail, artık Arz-ı Mevut'a sahip olma vaktinin geldiğine inanıyor. Haçlı dünyası ise İsrail amacına ulaşırsa (Haşa) Rab olan İsa'nın yeryüzüne ineceğine inanıyor.

İslam dünyası, Müslümanlar ise neye inandıklarından bi haber. 'Siz, onların dinine tabi olmadıkça ne Yahudiler ve ne de Hristiyanlar asla sizden razı olmazlar'(Bakara 120) ayetini bile anlamamış olacaklar ki hala ABD'den, AB'den, BM'den barış, hak-hukuk, adalet bekliyorlar.

Sahaya dönersek

İslam dünyasında, İsrail'in direk tehdit olarak gördüğü beş devlet vardı. Saddam'ın yönettiği Irak. Kaddafi'nin yönettiği Libya. Esad'ın yönettiği Suriye İran ve Türk Milleti.

1991 Körfez Harekatı ile Saddam'ın eli, ayağı kırıldı. BOP kapsamında 2003'te ise başı kesildi, ülkesi pay edildi.

2011'de ise aynı plan........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play