menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kayıplarla ilgili “YAP/YAPMA” Kılavuzu… (2)

6 1
13.12.2025

Geçtiğimiz hafta Kıbrıs’a bir ziyarette bulunan Suriye İnsan Hakları Komisyonu ve Suriye hükümet görevlilerine, Suriye’de oluşturacakları “kayıplar”la ilgili “mekanizma” konusunda çeşitli tavsiyelerde bulunduk, kayıplarla ilgili bir “YAP/YAPMA Kılavuzu” sunduk…

3 Aralık 2025 Çarşamba günü, Lefkoşa’yı ikiye bölen Yeşil Hat üzerindeki Ledra Palas Oteli’nin avlusunda “İki Toplumlu Konteyner”de düzenlenen toplantıda, İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve 1963-1974 Olayları Kurbanları’nın “BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ” ortak örgütünün temsilcileri olarak Suriye’den gelen üst düzey heyetle buluşarak 12.30’dan 14.30’a kadar bir sunuş yaptık ve sorularını yanıtladık…

Suriye’den gelen üst düzey heyete sunduğumuz “kılavuz”u kayıp yakınlarının ve çatışma kurbanlarının katkılarıyla geliştirmeye devam edeceğiz. Okurlarımızla da oluşturmakta olduğumuz ve Suriye’den gelen heyete sunduğumuz bu “Kayıplar Konusunda Yap/Yapma Kılavuzu”nu özetle paylaşmak istiyorum… “Kılavuz”umuz devamla şöyle:

*** YENİDEN YAKINLAŞTIRMA ÇABALARI GÜNDEMDE OLMADI…

1950’li yıllardan bu yana çatışmanın parçalamış olduğu toplumlarımızı yeniden yakınlaştırma çabaları hiçbir zaman Kayıplar Komitesi’nin gündeminde olmadı. Kayıplar Komitesi’nin yaptığı şey, gömü yerlerini araştırmak, aranmakta olan kayıp şahsın kalıntılarını bulup kimliklendirerek bunları kayıp yakınlarına defin için teslim etmektir. Bu son derece önemli ve son derece pozitif ve büyük bir adım olmakla birlikte, Komite, toplumlar arasındaki ayrılığa köprü kuracak o ekstra adımı atamamıştır. Pek ender durumlarda iki toplumdan kayıp yakınlarını ve savaş kurbanlarını bir araya getiren etkinlikler yapılıyor Kayıplar Komitesi tarafından. Bir diğer önemli nokta da onlardan geride kalanlar bulunduğu zaman, çok kereler önermiş olmamıza karşın, Kayıplar Komitesi bu isimleri medyaya vermekten kaçınıyor. Örneğin kayıp yakınlarına defin için verilen, kalıntıları bulunmuş olan kayıpların isimlerini yayınlamak için Kayıplar Komitesi herhangi ciddi bir çaba göstermemiştir. Kalıntıları bulunup kimliklendirilerek kayıp yakınlarına defin için kalıntıları verilen kayıpların isimlerini düzenli biçimde yayınlamaktan kaçınan Kayıplar Komitesi bunun toplumlarımızın iyileştirilmesi maksadıyla kullanılması yerine kayıp cenazelerinin iki toplum arasına daha da fazla nefret ve güvensizliğin ekilebildiği bir alan yaratılmasına, cenazelerin her iki tarafta da milliyetçi maksatlarla kullanılmasına istemeden de olsa yol açmıştır. Kayıp Şahıslar Komitesi yetkilileri hiçbir zaman bu kayıp cenazelerine birlikte katılmamışlar (bu olmuşsa, çok ender durumlarda meydana gelmiştir) ve gerek araştırmalar, gerek kazılar, gerek analizler ve kimliklendirmeler iki toplumlu olarak yapılmakta olduğu halde, Kayıplar Komitesi “kalıntıların kayıp yakınları tarafından görülmesi” konusunda bunu etnik çizgilerde, ayrı ayrı yapmayı sürdürmektedir. Böylelikle, kayıp bir Kıbrıslırum’un kalıntılarının akrabaları tarafından görüldüğü bir günde pek ender bir Kıbrıslıtürk orada hazır bulunmakta ve aynı şekilde bir Kıbrıslıtürk kaybın kalıntılarının ailesince görüldüğü günde de pek ender durumlarda bir Kıbrıslırum orada olmaktadır.

Kayıp yakınları Kayıplar Komitesi’nin antropoloji laboratuvarında sevdiklerinden geride kalanları görmeye gittiklerinde, Kayıplar Komitesi bilim insanları ve psikoloğu genelde yine tek toplumlu olarak orada hazır bulunuyor ve bu da sürece yine “etnik bir karakter” kazandırmış oluyor.

Suriyeli yetkililere, oluşturacakları mekanizmada böyle bir ayırıma gitmemeleri tavsiyesinde bulunduk.

*** KAYIP YAKINLARINA “ÖLÜM NEDENİ”NİN VERİLMEMESİ…

Kayıplar Komitesi, kayıp yakınlarına, kayıp şahsın ölüm nedeni ve hangi koşullarda öldürülmüş olduğuna dair bulguları vermemektedir. Bunun nedeni, Kayıp Şahıslar Komitesi oluşturulurken, Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum toplumlarının resmi temsilcilerinin ancak bu koşulda Kayıplar Komitesi’nin oluşturulması konusunda anlaşmaya varmış olmaları ve kayıp yakınlarına “ölüm nedenini vermeme” konusunda uzlaşmış olmalarıdır.

Kayıp yakınları eğer kayıplarının “ölüm nedeni”ni belgelemek istiyorlarsa, o zaman Kayıplar Komitesi dışından bir adli tabibi getirerek kalıntıları incelemesini ve kendilerine “ölüm nedeni” hakkında bir rapor vermesini sağlamak durumunda bırakılmaktadır. Her iki taraf da kendi “katillerini” korumaktadır ve insanları öldüren ve “kayıp” eden hiçbir şahıs, bugüne kadar iki tarafta da herhangi bir mahkeme önüne çıkarılıp yargılanmamıştır. Çünkü inanıyoruz ki her iki taraftan yetkililer, Kayıplar Komitesi’nin ancak bu koşullarda oluşturulup çalışması konusunda uzlaşmaya varmıştır.

Kimliklendirilmiş olan bir kayıp........

© Yeni Düzen