“Tufan Erhürman ve Kıbrıslıtürkler’in gerçek çıkarları…”
Dionisis DİONİSSİU/POLİTİS
(POLİTİS gazetesinin en kıdemli yöneticisi, gazeteci-yazar Dionissis Dionissiu, “Tufan Erhürman ve Kıbrıslıtürkler’in gerçek çıkarları” konusunda yazmış… Yazısını PENNA Türkçeleştirdi… Biz de iktibas ediyoruz. S.U.)
Türkiye, Doğu Akdeniz’deki politikalarıyla Kıbrıslı Türklerin meşru çıkarlarını destekliyor mu, yoksa baltalıyor mu? Peki nasıl?
Tufan Erhürman, iki ülkenin münhasır ekonomik bölgelerini sınırlayan Kıbrıs-Lübnan anlaşmasına itiraz ederken, “Kıbrıslırum liderliği, Kıbrıslıtürklerin rızası olmadan tüm ada adına anlaşmalar imzalamaya devam edemez” iddiasıyla ne kadar haklıdır? Nikos Hristodulidis’in Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesini Lübnan ile sınırlayan anlaşmayı imzalarken Dışişleri Bakanlığı’nın temel hedefi, yani bu türden her anlaşmanın küçük bir zafer olduğu ve 1974’ten beri Türkiye tarafından her türlü yöntem ve araçla sorgulanan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devlet olarak varlığını güçlendirdiği düşüncesini gözettiğinden kimse şüphe duymuyor. Bu bağlamda, Kıbrıs’ın AB’ye katılımı da benzer bir yaklaşımla ele alındı, ancak üzerinde anlaşılan başka bir şeydi. Fikir, Kıbrıs’ın AB üyeliğinin, Kıbrıslıtürklerin Kıbrıs devletine geri dönmesiyle çözüm için bir katalizör görevi göreceği idi. Aynı prensiple bu politika, özellikle enerji sektöründe aşırı vurgulanmasına rağmen, sondaj, East Med gibi gaz boru hatları ve hatta elektrik iletim kablolarının döşenmesi gibi her türlü işbirliğinden Türkiye ve dolayısıyla Kıbrıslıtürkleri dışlamayı amaçlamaktadır. Kıbrıslıtürkler de, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Ankara’yı doğrudan görüşmelere her davet ettiğinde, bu girişimin Kıbrıslıtürk toplumunu siyasi anlamda kenara ittiğini çok iyi bildiğinden haklı olarak şüphe duymaktadır.
Arzular ve gerçekçilik
Öte yandan, Erhürman, Türkiye’ye bağımlı olan ve kendisinin liderlik ettiği yönetimin, Kıbrıs sorunu çözülmeden bu tür anlaşmaların imzalanmasına katılabileceğine inanıyor. Kıbrıs’ın 1960 yılında devleti birlikte kurdukları için eşit egemenlik haklarına sahip iki eşit ortağı olduğu ve Kıbrıs Türklerinin iradesinin dışlanmaması gerektiği konusunda kimse prensipte onunla çatışmıyor. Ancak bu özel durumda, bir çözüm ve hükümete katılım olmadan, Lübnan ile yakın zamanda imzalanan anlaşmada ve daha önce İsrail ve Mısır ile imzalanan benzer anlaşmalarda nasıl söz sahibi olabilirler?
Erhürman’ın şu anda gerçekçi olarak düşünmesi gereken şey, Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından imzalanan anlaşmaların kendi çıkarlarına da uygun olup olmadığıdır.
Kısacası, Kıbrıs ile Mısır, İsrail ve Lübnan arasında münhasır ekonomik bölge paylaşımına ilişkin 50:50 anlaşmaları Kıbrıslıtürklerin çıkarlarına zarar veriyor mu? Cevap kesinlikle hayır, çünkü bu anlaşmalar Kıbrıs Cumhuriyeti ve tüm sakinlerinin, yani hem Kıbrıslırumların hem de Kıbrıslıtürklerin çıkarlarına hizmet ediyor. 25 trilyon fit küpün üzerinde olduğu tahmin edilen Kıbrıs doğal gazı, inşa edilebilecek boru hatları, kablolar ve terminaller, daha ucuz elektriğe erişim, hidrokarbon işletmesinden ortak hazineye yıllık milyonlarca euro’nun akışı veya ülkeyi enerji temelli bir inovasyon merkezi haline getirme yoluyla Kıbrıs’ın tüm sakinlerine fayda sağlayacaktır.
Türkiye
Buna karşılık Türkiye şu anda, faaliyetleriyle Kıbrıslıtürklerin iyi bilinen çıkarlarına aykırı bir şekilde hareket etmektedir. Nasıl mı?
*Kıbrıslıtürkleri, kuzeyde 70:30 oranında kendi lehine bir münhasır ekonomik bölge paylaşımı anlaşmasını imzalamaya zorlarken, Kıbrıs Cumhuriyeti tüm komşularıyla 50:50 oranında anlaşmalar imzalamaktadır.
*Mısır’a adaların münhasır ekonomik bölgeye sahip olmadığı ve Doğu Akdeniz’deki deniz alanının Kıbrıs hariç Ankara ve Kahire tarafından tanımlanması gerektiğini iddia ederek, Kıbrıs ile münhasır ekonomik bölge anlaşmasını feshetmesi için defalarca çağrıda bulunmuştur.
*İsrail’i Kıbrıs ile sınırlandırma anlaşmasını kabul etmemesi için zorlamış, hatta “Afrodit” bloğunun Kıbrıs’a, yani Rum ve Türk Kıbrıslılara değil, İsrail’e ait olduğunu iddia etmiştir.
*Lübnan’ın Kıbrıs’a hak ettiğinden çok daha fazla deniz alanı tanıdığını iddia ederek, Kıbrıs-Lübnan anlaşmasına olumsuz tepki göstermiştir. Son 18 yıldır, Lübnan parlamentosunda Hizbullah’ın etkisini kullanarak, Kıbrıs ile imzalanan sınırlandırma anlaşmasının onaylanmasını engellemiştir.
*2011 yılında Kıbrıs’ın ilk büyük gaz sahası keşfedildiğinden beri, Kıbrıs bloklarının sınırlarını tartışarak veya deniz kuvvetlerini kullanarak sondaj platformlarını ve özel kablo döşeme gemilerini bölgeden uzaklaştırarak Kıbrıs’ın doğal gazının çıkarılmasını her türlü engellemeye çalışmış ve büyük ölçüde........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin