Tekellüf
Tekellüf; kelime olarak kendi isteğiyle külfete girmek, bir zorluğa katlanmaktır. Gösterişe kapılmak, yapmacık hâl ve harekette bulunmak ve zoraki hareket mânâlarına gelir.1 Risale-i Nur’daki ifadesi ile insanın lâyık olmadığı yüksek makâmlarda görünmek hâlidir. Tekellüf, bir sun’îlikle gösteriş vaziyeti ve sakîl bir davranıştır. Dinimiz; tekellüfü fenâ bir fiil olarak kabul etmiştir. Kötü bir haslet, hoş olmayan bir huy, insanın kendisine ve başkalarına zarar veren bir duygu olarak görülmüştür.
İnsan, olmadığı makamda görünmek için tekellüfkâkane vaziyet aldığında soğuk bir muaraza ve nakıs/noksan bir vaziyet ile karşılaşır. Bir serçe, tavus taklidi yapamaz. Bir damla, ben de deniz gibiyim, güneşi deniz gibi aksettiriyorum diyemez. Ağır ve elemli tekellüflere girişemez.
İnsan da kıymetinden fazla görünmeye ve tekellüflü vaziyetler almaya çalışmamalıdır. Çok ağır, soğuk ve nâhoş tekellüf elemlerinden ve hodfüruşluk zahmetlerinden ve tasannu zararlarından kurtulmak gerekir. Bazen bîçare insan, insanların hüsn-ü zannını kırmamak veyahud kendini çok aşağı göstermemek için gayet ağır ve soğuk olan gösteriş ve tekellüflerle kendini yüksek ve kuvvetli göstermeğe çalışmak gibi çok elîm ve zevksiz bir vaziyete........
© Yeni Asya
visit website