Zihniyet değişimi
Müslüman tarihçi İbn Haldun ünlü Mukaddime’sinde devletlerin de tıpkı insanlar gibi doğup büyüme, gelişme, durağanlaşma ve ihtiyarlama devrelerinden geçtiklerini ve her dönemin kendine has özellikler taşıdığını ustaca tespit eder. Tespitleri bu günkü parti, örgüt, cemaat vb. sosyal yapılar için de geçerlidir:
“Zafer ve maksatlara erişme çağı” olan birinci devrede asabiyet (dayanışma ruhu) çok canlı olup devletin/örgütün başında bulunanlar halkın fikir ve oylarını almadan tek başına hareket etmezler.
Ancak ikinci devrede hükümdar/yönetici, devlet idaresini, daha önce birlikte mücadele ettikleri insanlarla paylaşmaktan kaçınır; giderek kendilerine köleler ve yardımcılar edinirler.
Üçüncü devre “devletin servet ve meyvelerinden faydalanma ve rahatlık çağı»dır; bu dönemde hükümdarlar büyük binalar, şehirler, köşkler, abideler yaptırmaya, etraflarına bağışlarda bulunmaya, maiyetindekilerin sayısını artırmaya, süslü giyimlerle törenler düzenlemeye başlarlar.
“Kanaat ve barışla yaşama çağı” olan dördüncü evreye “taklit devri” de denilebilir; bu dönemde yöneticiler önceki hükümdarları/liderleri örnek alarak onların izlerini karış karış izlerler; seleflerinin yolunun takip edilecek en doğru ve hayırlı yol olduğuna inanırlar; dahası onların izinden ayrılmanın devlet ve ülkenin düzenini bozacağına kani olurlar.
Beşinci evre “ihtiyarlama çağı»dır; idarecilerin bolluk ve nimet içinde yüzüp, arzu ve şehvetlerini tatmin etmek için har vurup harman savurdukları, masrafların çoğaldığı,........
© Yeni Akit
visit website