Kahrolsun Ashâbı Uhdûd!
Günümüz, gündüzümüz, gecemiz, gündemimiz Gazze… Öyle de olmak zorunda… Değilse, Müslümanlığımızın da insanlığımızın da anlamı kalmaz…
Önceki yazımızda bazı Kur’ân ayetleri ışığında Gazze’ye karşı sorumluluklarımızı anlamaya çalışmıştık. Bugün de “Ashabı Uhdûd” olayı üzerinden Gazze’ye bakalım!
“Kahrolsun hendeklerin sahipleri! Yaktıkları alevli ateşin etrafına oturup, müminlere yaptıkları işkenceleri seyredenler!” (Burûc, 4-6)
Allah zalimlere böyle öfkeleniyor… Çünkü olay Allah’ı gazaplandıracak kadar korkunç... Onlar derin ve uzun hendekler/çukurlar (“uhdûd”) kazıp, içini ateşlerle doldurarak orada müminleri diri diri yakıyorlar… Allah onlardan mutlaka intikam alacaktır…
Âyette ateş, hendeklerden önce zikrediliyor: “En-nâri zâti’l-vegûd”!.. Ateş!.. Tutuşturulmuş!.. Her yerden yükseliyor!..
“Canı çıksın Ashâb-ı Uhdûd’un!..” O zalimler, inanmış kadın ve erkekleri ateşlere attılar, sonra da kenara oturup onları sadistçe seyrettiler… Ateşin masum bedenleri yakmasını zevkle izlediler… (Burûc, 7) Ama onlar laneti, kızgınlığı ve öfkeyi hak ettiler; bu sadistçe cinayeti işlemekle Allah’ın gazabını tadacaklar!.. Oysa müminler onlara bir kötülük yapmamışlar, bir suç işlememişlerdi:
“Onların müminlerden öç almalarının tek sebebi sırf Aziz (yüce) ve Hamîd (övgüye lâyık) olan Allah’a inanmalarıydı.” (Burûc, 8)
Evet! Onların “suçu” sadece buydu: Bir olan Allah’a iman etmeleri… İnanılmaya ve ibadet edilmeye layık olan Âlemlerin Rabbine kul olmaları...........
© Yeni Akit
visit website