menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yasemin kokulu bir Anneler Günü

21 15
12.05.2024

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

12 Mayıs 2024

"Cennet anaların ayakları altındadır" derler. Bence bir çocuğun yaşı kaç olursa olsun annesinin kokusudur o cennetin kokusu.

Çocukluğumda sıkıntılı olduğum, kendimi savunmasız hissettiğim zamanlarda anneme sarılıp onun kokusunu içime çekmenin sakinleştirici, yatıştırıcı gücünü hiç unutamam. Hâlâ da birbirimizden uzak yaşasak da buluştuğumuzda, sarıldığımızda onun kokusunu hissetmek hayatta her ne rolüm olursa olsun hâlâ çocuk da olduğumun tatlı ve sıcacık bir hatırlatması.

Bu alemde bedenleri vasıtasıyla dünyayla buluştuğumuz, bize canlarından can veren değerli annelerimiz…

Hayatla ilk temasımızı kurmamızı mümkün kılan annelerimizle kurduğumuz bağ aslında hayatla kurduğumuz ilişkinin de temellerini atıyor.

İnsan yavrusu için annesi ve en yakınındaki bakım vereniyle bağ kurması yaşamsal, biyolojik bir ihtiyaç. Ve bu bağ o kadar değerli ki; annemizle üç yaşına gelene kadar kurduğumuz bağın niteliği yaşam boyu hayatla ve diğer insanlarla kurduğumuz ilişkilerin de niteliğini belirleme gücüne sahip. Sosyal canlılar olarak hayatla ve insanlarla kurduğumuz ilişkilerin niteliği de doğrudan yaşam kalitemizi belirliyor.

Gönül ister bu bağ herkeste güvenli bir şekilde kurulsun. Fakat hayatın bin bir türlü gerçeği ve hâli olduğunu düşünürsek bu bazen mümkün olamıyor. İşin içinde annenin çocuk sahibi olduğu yaş, içinde bulunduğu çevre, sosyal ve kültürel öğrenmeler, dönem ve coğrafya gibi birçok değişken var. Bütün bu değişkenlerden sebep kaygılı, düzensiz ve güvensiz bağlanmaların da kurulabilmesi mümkün olabiliyor.

Kime soracak olsak öyle ya da böyle çocukluktan gelen bir yarası vardır. Bu da insana dair bir gerçek. Hiç kimse mükemmel değil. Hiçbir annenin de mükemmel olması beklenemez. Çünkü bazen her ne kadar bizim gözümüzde süper kahramanlar olsalar da annelerimizin de insan olduğunu unutmamız gerekiyor.

Burada değerli olan insanın kendini tanıması ve ebeveyni ile kurduğu bağ ile ilgili bir sıkıntısı var ise onu tespit etmesi. Devamında ebeveyninin o günkü şartlarını, gerçeğini anlamaya çalışması ve mümkünse kabulü. Birtakım beklentilerden vazgeçip, olanı olduğu kabul ettiğimizde insanın kendi kendine ebeveynlik yolculuğu da başlıyor.

Şu anda Gazze'de ve acımasız şartların, savaşların hakim olduğu diğer coğrafyalardaki anneleri ve çocukları düşündüğümde şu bahsettiğim konular nasıl da anlamsızlaşabiliyor. Bugün için ve bundan sonrası için öncelikli dileğim tüm dünyada bir gün tüm annelerin çocuklarını güven içinde kucaklarına alabilmeleri ve sağlıkla, insanca şartlarda çocuklarının büyümelerine eşlik edebilmeleri. Tüm annelerin çocuklarını sağlıkla, mutlulukla ve güven içinde kucaklarına aldıkları ve büyüttükleri bir dünya dileğiyle…

Başta annemin, Gazze'de, acımasız savaşların yaşandığı coğrafyalarda evlat acısı çeken anaların ve kalbinde anne şefkati taşıyan tüm kadınların Anneler Günü'nü kutlarım.

Şimdi tam da mis kokulu yaseminlerin zamanı.

Eğer kokulara meraklıysanız ve dikkatiniz bu yönde açıksa bugünlerde İstanbul sokaklarında yaseminlerin görüntüsünden metrelerce önce kokusu çarpıyor insanın burnuna.

Sanırım bir diğer cennet kokusu da yasemin çiçeğinin kokusu. Hatta bu listeye hanımeli ve narenciye çiçeğini de ekleyebilirim.

Geçenlerde Nişantaşı'nda işim vardı. Topağacı'na doğru çıkan yokuşun başından itibaren trafik yoğun olduğu için arabamı hemen yokuş başında yol kenarında uygun bir yere park ettim. Gideceğim yere yürümenin yol yokuş da olsa çok daha pratik, hızlı ve ekonomik olacağı kararına vardım. Bu gibi zamanlarda çok sevdiğim Avusturyalı bir arkadaşımın tavsiyesini hatırlarım hep. "Sağlıklıysan, bacakların da ayakların da sağlamsa şükret ve yürüyebileceğin mesafeleri yürümeyi tercih et!" Ne kadar basit ve farkındalık uyandıran bir hatırlatma. Değil mi?

Topağacı mahallesine doğru yürürken; bu çok samimi ama aynı zamanda çok sıkışık ve betonarme olduğunu düşündüğüm semtin baharla birlikte nasıl da güzelleşmiş olduğunu fark ettim. Ağaçların güneş ışığı ile dolup fosforlu bir yeşile bürünen tazecik yaprakları, bitişik nizam dizili apartmanların yarattığı sıkışıklık hissini ve dar caddeyi........

© T24


Get it on Google Play