menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

"Bir mısra boyu macera"dır aşk (1)

28 6
11.02.2024

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

11 Şubat 2024

Sinema tarihimizin en ilginç filmlerinden biri olan Sevmek Zamanı'nda, boya yapmak için gittiği evdeki kadın resmine âşık olan Halil'e, resmin sahibi Meral "Belki resmin arkasında ben yaşıyorumdur, sen beni görmeye çalışmadın" der. Halil ise yanıtsız bir sorunun peşindedir: "Ben senin resmine değil sana âşık olsaydım, o zaman ne olacaktı?" Bu ürkütücü ama haklı bir sorudur. Çünkü gerçekte aşk insanın kendi içinde derinleşmesi, ruhunun alacakaranlık köşelerinde yaşayan suretleri bir araya getirip birine yakıştırmasıdır bir bakıma. O suret karşısına çıkana uymadığı ya da değiştiği zamansa sevmek bu kez kendi içini acıyla oymaya dönüşür. Oydukça kederi derinleştiren bir boşluktur o artık. Paradoks gibi görülebilir ama gerçekte hayatın onulmaz çelişkilerini içerir aşk. Hem mutluluk verir hem keder, hem heyecanla yaşanır hem korkuyla. Hayaller de kuşatır dünyayı katı gerçeklik de.

Hayatın en karşıt duygularının düğümü diyebileceğimiz aşkın hüzünlü örneklerinden birini birkaç yıl önce öğrendik: Ahmed Arif'in Leyla Erbil'e duyduğu karşılıksız aşk! Daha doğrusu dostlukla aşk arasında gidip gelen duygular! İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan ve Leylim Ley adını taşıyan kitap, Ahmed Arif'in Leyla Erbil'e mektuplarını içeriyor. Heyecan ve aşkın nasıl adım adım çaresizliğe ve kedere dönüştüğünü izleyebiliyoruz. Sonraları "Leylam, merhametsiz ömrüm" diye hitap edeceği Erbil'e, ilk mektuplarında "Küçüğüm, sevgilim, imzası martıdan sıcak, uçan uzak martılardan daha sevimli, imzası uçan kuş, kendisi insan sevgilim" diye seslenir. "Evrende seni özler, seni isterim. Başkaca hiç. Ne taktığım ne de vurulacağım bir nen yok. Seni. Sade seni" diye yazar. Mektuplara sığmayan aşk, şiirlere dönüşür:

"…

Rüya, bütün çektiğimiz.
Rüya kahrım, rüya zindan.
Nasıl da yılları buldu,
Bir mısra boyu maceram...
Bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
Bilmezler nasıl sevdik,
İki yitik hasret,
İki parça can"

Zaman geçer; kelimeler, vazoda unutulan solmuş çiçekler gibi rengini kaybetmeye başlar ve aşk, kendi içini oymaya dönüşür usul usul: "Bana öyle geliyor ki sen beni 'görmek' istemiyorsun. İşte oraya gelmeme engel ya da sebep olan asıl bu. Gelicem, kahveni, cıgaranı içicem, sonra da iyi akşamlar, iyi geceler, sayın bayan, sayın bay deyip boynumu kırıp gidicem, otele ya da bir gecekondu yatağına. Allah kahretsin, bunu düşündükçe........

© T24


Get it on Google Play