menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Güneydoğu'nun kapısını açan Celal Başlangıç

30 2
13.05.2024

Diğer

Konuk Yazar

13 Mayıs 2024

Güneydoğu’nun duvarlarını çökerten gazeteci Celal Başlangıç…

Amin Maalouf, sırtına yüklendiği kökenini, dilini, inançlarını, kuşkularını, bir arada yaşama düşlerini yüklenmiş olarak gelmişti. Yazdı, yazıyor.

Eli boş gelmemişti, tiksinti duvarını çökertmek için yazılarını ve yaşamını getirmişti.

1635 yılında kurulmuş olan Fransız Akademisinin 40 koltuğu var... Yaşam boyu seçilen 40 üyeden sadece bir üye öldüğünde yerine yenisi seçilebilir. Bu kuraldan dolayı Akademi üyeleri “ölümsüz” (“immortel”) olarak adlandırılır.

2011 yılında Amin Maalouf 29. koltuk sahibi Claude Levi-Strauss’un yerine Fransız Akademisi’ne seçildi. 14 Haziran 2012 Perşembe günü Akademi üyelerine yaptığı konuşmasını şöyle bitirmişti:

“İnsan sizinki gibi bir aileye kabul edilme ayrıcalığına eriştiğinde, eli boş gelemez. Hele benim gibi Levanten bir konuk olduğunda, eli kolu dolu gelir. Gerek Fransa’ya gerek Lübnan'a karşı duyduğum minnetle, iki yurdumun bana verdiği her şeyi de yanımda getireceğim: Kökenlerimi, dillerimi, aksanımı, inançlarımı, kuşkularımı ve her şeyden çok uyum, ilerleme ve bir arada yaşama düşlerimi.

Bu düşler bugün suya düşmüş görünüyor. Övünç duyduğum kültürler arasında bir duvar yükseliyor Akdeniz'de. Benim isteğim bir yakadan ötekine geçmek için bu duvarı aşmak değil. Bu -Avrupalılar ile Afrikalılar, Batı ile Müslüman âlemi, Yahudiler ile Araplar arasındaki-tiksinti duvarını çökertmek, yerle bir etmeye katkı sağlamak istiyorum ben. Yaşama nedenim, yazma nedenim her zaman bu oldu ve bu işi Topluluğunuzda da sürdüreceğim. Büyüklerimizin bizi gözettiğini bilerek. Levi-Strauss'un aydınlık bakışlarını üstümde hissederek.”

İki yurdunun ona verdikleriyle birlikte yaşama ve yazma nedenini anlatan Amin Maalouf’un düşleri, bugün suya düşmüş görünüyor. İnsanların kökenleri, dilleri, inançları ve kuşkuları ayrı olsa bile bir arada yaşama düşleri gerçek olamaz mı?

Olmuyor ve olamadı! Edebiyat savaşları durdurmadı… Barışa katkısı olmadı.

Bu topraklar üzerinde yayımlanmış haberler, kitaplar, yazılar Güneydoğu'da çatışmaları durduramadı.

Bir arada yaşama düşlerini kuran gazeteciler gelmişti, onlar birer birer gidiyor!

Celal geldi… Bir ömür tek kelimeye sığar mı diye sorarsanız, evet sığar.

Celal Başlangıç’ın yaşadığı ömrü tek kelimeye sığdı. Gazeteci…

Yaşama ve yazma nedeni vardı. Ömrünü, yazılarını, haberlerini, düşlerini, inançlarını yüklendi sırtına. Yaşadığımız coğrafyanın kader olmadığı yazdı, insanları yazdı!

Henüz haberlerin web sitelerinden alınarak, aynı haberleri haber diye yazmanın icat edilmediği yıllardı. Gazeteciler haber yazmak için haberin olduğu yere gidiyordu eğer habere gidilirse haberin haber olabildiği yıllardı.

Haberin olduğu yerde olayları görmek ve yazmak vardı!

Haber peşinde koşan gazetecilerin haberlerinin yayımlandığı yıllarda yazdıkları yaşadıklarımızdı!

Gazetecilerin cesaretli haberciler, genel yayın yönetmenlerinin gazetecilik yaptığı yıllardı.

Zor meslektir gazetecilik. Güneydoğu’da gazetecilik yapmak çok daha zordur.

Gazeteci Celal Başlangıç’ın “defterleri” ve defterlerinde yazılı “notları” vardı.

Güneydoğuda 1984 yılında Eruh’un basılması ve Hakkari’de sekiz erin öldürülmesiyle başlayan olayların ardı arkası kesilmemişti. Gazetecinin notları da biriktikçe birikti… Tek tek haber oldu, gazetelerde ve kitaplarda yayımlandı.

Tel boyunda yaşayanların kökenlerini, duygularını, inançlarını ve “insan” olduklarını insanlara anlattı. Kapıyı araladı ve sonuna kadar açtı, cesaretliydi…

Celal Güneydoğu’nun kapısını açmış, Kürtleri anlatıyordu. Kapı bir daha kapanmadı!

Haberlerinden, kitaplarından çok yargılandı.

Dedi ki; “1984’te Eruh’un basılması, Hakkari’de sekiz erin öldürülmesiyle başlayan olayların ardı arkası gelmedi…1987’den sonra da bir gecede onlarla, yirmilerle, hatta otuzlarla öldü insanlar. Artık herkes anlamıştı olayların üzerine sopayla gitmenin çözüm olmadığını. Dağlardaki binlerce askere, özel time, on beş bine yakın korucuya........

© T24


Get it on Google Play