menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Görüş, açıklama ve kategorik sınırlandırma

25 1
03.06.2024

Diğer

Konuk Yazar

03 Haziran 2024

Yumuşayanlar, normalleşenler, sert olanlar, normaller, anormaller, yumuşamayı bekleyenler, beklemeyenler, normalleşmeden medet umanlar, umutsuzlar….

Aralarında nasıl bir bağlantı olduğunu görememek gibi bir sorunumuz yok mu?

Sorunlar arasındaki bağlantıları görememek yüzünden sorunlara yol açan nedenleri görememek ve çözememek gibi bir sorun yok mu?

Bunların tam ortasında yaşanan asıl sorun “baktığını görebilmek”…

“Bugün insanların çoğunun farkında olmadıkları bir fark, şu anda olamayan / yapılamayan ama olması / gerçekleştirilmesi mümkün /olanaklı olan ile imkânsız / olanaksız olan arasındaki farktır” (İoanna Kuçuradi)[i]

Yaş, eğitim veya meslek bakımından kategoriler oluşturulabilir. Avukatlar, askerler, doktorlar gibi…Öz nitelik veya bir nesneye yüklenen nitelik olarak kategoriler; bir konunun anlam ve sınırlarını, içerik ve biçiminin çerçevesini belirler.

Sadece askerleri, doktorları veya avukatları kapsayan yasak koyarsanız; kanunla getirilen sınırlandırma ve yasaklar yüzünden bu meslek mensupları kategorik olarak yasaklı olur. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Personel Kanunu’na tabi olanlar için sınırlandırma ve kategorik olarak “yasak” getiriliyor.

Basın yayın faaliyeti, görüş açıklama hakkı herkesin hakkıdır. Ancak örneğin askerler, emekli generaller için izne tabidir ve izinsiz görüş açıklamak anılan kategoride olanlara yasaktır.

Böyle kanunlar yapmak demek; insanları, görüşlerini, açıklamalarını ve düşüncelerini kategorilere ayırmak, kategorize etmektir.

Böyle bir amaçla yapılan yasalar insan onurunu kırar.

23.05.2024 tarihi itibariyle Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Meclis Başkanlığı'na sunulmuş ve komisyonlarda incelemesi sürüyor. Yaşanan açık kalan mikrofon olayına konu teklifle 22.5.1930 kabul tarihli ve 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 95 inci maddesinin üçüncü fıkrasında değişiklik öneriliyor.

Kendisine özel bir mezuniyet verilmediği halde, görevdeki personel ile kamu görevlisi sıfatı sona erenlerden, görevde oldukları süre içerisinde bulundukları makam ve görevlerine ilişkin unvanlarını kullanarak veya görevi ve sıfatı icabı muttali olduğu askeri muamelat, teşkilat, harekat, tesisat veya tertibata müteallik işler hakkında beyanat veren, yazı yazan veya sair surette açıklamada bulunanlar her kim olursa olsun, fiili daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde altı aydan üç seneye kadar hapsolunur."

Bu değişiklik teklifiyle Millî Savunma Bakanlığı kadro ve kuruluşunda kamu görevlisi iken veya bu sıfatı sona erenlere, Millî Savunma Bakanlığı'nın görev ve sorumluluklarına ilişkin konularda, Millî Savunma Bakanlığı'ndan izin alınmaksızın, rütbeleri dışında, görevde oldukları süre içerisinde bulundukları makam ve görevlerine ilişkin unvanlarını kullanarak, beyanat vermeleri, yazı yazmaları veya sair suretle açıklamada bulunmalarının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.

Böylece Milli savunma Bakanlığından izin alırsa veya kendisine özel bir mezuniyet verilirse ancak bu durumda Bakanlıktaki görev unvanlarını kullanarak “beyanat vermeleri, yazı yazmaları veya sair suretle açıklamada bulunmaları” mümkün. Eğer Bakanlık izin vermezse; beyanat vermek, yazı yazmak, görüş açıklamak vesair suretle açıklamada bulunmak yasak ve altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilebilecek.

Teklifle 04.01.1961 kabul tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 43’üncü maddesine bir fıkra ekleniyor: "Kendisinin veya başka bir askeri personelin askeri kimliğinin, görev veya faaliyetleri kapsamında askeri bilgi, belge, konum bilgisi veyahut bunlardan herhangi birini içeren resim, yazı, fotoğraf, ses kaydı, video gibi görsel ve işitsel materyallerin Millî Savunma Bakanlığınca yetki verilen durumlar hariç, radyo, televizyon, internet, sosyal medya, gazete, dergi, kitap ve diğer tüm medya araçları ile her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçları vasıtasıyla yayınlanması veya açıklanması yasaktır."

Görüldüğü gibi Bakanlık izin verirse mümkün; aksi suç sayılıyor.

Sonuç olarak Teklif kanun değişiklikleriyle “yasak" getiriyor.

Bu yasaklar; kategorik yasaklamalardır. İfade özgürlüğüne aykırıdır. Millî Savunma Bakanlığı'nın ve/veya devletin savunma stratejilerinin eleştirilmesine ve/veya görüşlerinin tartışılmasına basın yayın faaliyetlerine kapatılmasıdır. Bilenler görüş açıklamayacak ve bilgi vermeyecek. Bilgiler ve belgeler açıklanmak için izne tabi tutulacak!.. Giderek kişilerin dünya görüşlerinin, felsefi, siyasi ve toplumsal düşünüş ve kanaatlerinin bile suçlanabileceği, izne bağlanabileceği ve böylece “düşünüş sisteminin kategorik olarak” yasaklanabileceği bir düzene sürükleniyoruz.

Meşru bir amaca yönelik olmayan, toplumsal zorunluluk bulunmayan ve sadece kategorik ayırım gözeten her türlü sınırlandırmanın asıl adı sansürdür…

Gün ışığında yönetim veya şeffaf yönetimlerde........

© T24


Get it on Google Play