menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Açık Radyo ve kâinatın sesleri

13 1
08.07.2024

Diğer

Konuk Yazar

08 Temmuz 2024

Şüphelilerin aptallığı ve dünyanın bütün seslerinin var olduğu bir dünya!

Zamanın seslerinden kainatın sesleriyle çoğalanlarla renklenen bir kainat! Ses ve sesler!

İtalyan fizikçi elektrik mühendisi Guglielmo Marconi; Bologna’da 25 Nisan 1874’te doğdu. Uzun mesafeli radyo iletişimi ve telsiz telgraf sistemi üzerine yaptığı çalışmalarıyla ünlüdür. Marconi, radyonun mucidi olarak bilinir ve kablosuz telgrafın gelişimine katkılarından ötürü Karl Ferdinand Braun ile 1909 Nobel Fizik Ödülü'nü paylaşmıştır.

Paul Tabori, “Şüpheciliğin Aptallığı” yazısında Marconi’nin “aptallığı” üzerine kısa bir anlatı aktarır. 1911 yılında, yani Marconi’nin Cornwall’dan Newfoundland’a telsiz sinyalleri göndermeyi başarmasından on yıl sonra, Avusturya’nın önde gelen fizikçilerinden bir olan bilim insanı Nikola Tesla’yı aşağılamak üzere uzun bir makale yazar. Dar görüşlü bilim adamının aptalca inadını göstermek için alıntılanan paragrafa göz atalım:

“Bay Tesla bize dünyayı değiştireceğini söylüyor. ‘Elektrikli Dünya Düzeni’ adını verdiği bir şey keşfetmiş. Yüzsüzlüğünü devam ettirecek bir insanın ister el yazısı ister basılmış olsun herhangi bir konuşmasının aynısını bir başka noktaya iletebileceğini söylüyor. Yani dünyanın herhangi bir noktasından gönderilen yazılı bir sayfa neredeyse aynı zamanda aslının aynı olarak başka bir makinada belirecek. Kendisi bununla kalmayıp elektrik dalgaları ile müzik iletebilecek bir aletin de yapılabileceğini savunuyor. Yani bir koltukta rahatça oturacağız, elimize küçük bir alıcı alet alacağız ve inanılmaz uzaklıktaki bir operanın aryalarını dinleyeceğiz! Bu bile kendine bilim adamı sıfatını yakıştıran kişinin nasıl gerçeklerden uzak ve tehlikeli bir hayalci olduğunu gösterir. Bu adam bir de kendisini Nobel ödülüne aday gösterme esaretinde bulunuyor.”

‘Şüpheciliğin Aptallığı’ üzerine kendi aptallığımdan örnek vermem gerekirse; bu ülkede ifade özgürlüğünün bir gün geleceğinden şüpheleniyorum ve geleceğine inanmıyorum.

15.02.2011 kabul tarihli 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun gereğince amacı; radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi, ifade ve haber alma özgürlüğünün sağlanması olan Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun son icraatı Açık Radyo’nun yayın lisansının iptaline karar vermiş olmasıdır. Haberlere göre Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Açık Radyo’nun yayın lisansının iptal edildiğini, Açık Radyo'ya 'Türkiye aleyhindeki yayınları ve sözde soykırım gibi Ermeni tezlerini savunması' nedeniyle daha önce 5 kez program durdurma ve idari para cezaları verildiğini, radyonun program durdurma cezalarına rağmen yayınlarına devam ettiğinin tespit edildiğini duyuruldu.

Bunun üzerine kararın tebliğine rağmen kararın gereklerine aykırı olarak yayınlarına devam etmesi nedeniyle “yayın lisansının iptaline” karar verildiği açıklandı. Kısacası “mevzuat gereğini” yerine getirdiğini açıklayan RTÜK, izinsiz olarak faaliyetine devam etmesi halinde yayın cihaz ve tesislerini mühürleyerek Açık Radyo’nun kapatabileceğini 4 Temmuz 2024 tarihli açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu.

Kanunen ifade ve haber alma özgürlüğünün sağlanması yükümlülüğü bulunduğu halde ve adına “bağımsız idari otorite” denilen bir devlet ve bir siyasal iktidarın kuruluşu olan idari otoritenin ifade özgürlüğüne inanmadığına şüphe yoktur.

Şüpheciliğin aptallığı içinde değilim ve “soykırım” denilince kimlerin neye inandığını ve bu kelimeyi nasıl değerlendirdikleri kaygı veriyor. İfade özgürlüğü ile tüm hak ve özgürlüklerin kesiştiği noktada endişeler temel hakların yerini alıyor. Soykırım tartışmalarında kimin kime ne dediğini ve bir radyo istasyonunda soykırım üzerine yapılan görüş ve düşünce açıklamalarının hangi sonuçlara yol açtığını görünce görüş sahibi olmak ve görüş açıklamak çok tehlikeli bir hale dönüşüyor.

Mahkemeler soykırım üzerine veya tarihsel bir olayı tartışarak geçmişe karışabilir mi?

Önce basın özgürlüğü bakımında bir hatırlatmada bulunmanın önemi var!

Basın özgürlüğünü sağlamak amacıyla Yargı Reformu Stratejisinden sonra hazırlanan 17 Ekim 2019 kabul tarihli 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla Terörle Mücadele Kanunun 7. Maddesinin ikinci fıkrasında bir........

© T24


Get it on Google Play