menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Başar Başaran: Aşk yok, aşk üzerine konuşmalar var; sanat yok, sanat üzerine konuşmalar var; bir şeyin kendisi küçüldüğünde göstergesi büyür

8 1
17.12.2023

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

17 Aralık 2023

Başar Başaran. Son dönemin iyi yazarlarından ve aklımızın köşesinde kalan birçok dizinin yaratıcısı. Onunla Halit Ergenç'in başrolünde olduğu Netflix dizisi Adsız Aşıklar'ın koşturması sırasında buluştuk. İlk Amsterdam romanıyla tanışmıştık. O günden beri de okumayı ve izlemeyi hiç bırakmadım. İçinde yaşadığımız dünyada hepimizin kafası karışık, gönlü yorgun. Aşkı yaşamıyor sadece konuşuyoruz. Sadece aşk mı? Bence bir çok duyguyu da konuşarak tüketiyoruz. Başaran, Aşık Kral'da yaşadığımız sıradanlığın ancak aşk ve ilhamla aşılabileceğine bizi ikna etmeye çalışıyor. Şiir kadar coşkulu, roman gibi kurgulanmış öykülerini konuştuk. Buyrun sohbetimize…

- Yeni kitabın "Aşık Kral" çıktı. Tebrikler. Hepsi birbirinden etkili bilinç akışında yazılardan oluşuyor. Kralımız varoluş krizinde mi?

Kral'a göre günümüzde var-oluş krizi yerini yok-oluş bunalımına bırakmış görünüyor. Çünkü var olmak arzusu, savaşı; bireyin kendi hayatının kontrolünü kendi elinde hissetmesi ön koşuluna bağlıdır. Hatta bizatihi bu sorumluluğun insanda doğurduğu bir arayış krizidir. Bugün Kral'ın mustarip olduğu şey bireyin artık kendi yaşam yolculuğunun rotasını, kendi mutluluk kriterleriyle çizebilme imkanlarının azalmasıyla bu dönüştürücü sorumluluğu üstünden atması olabilir. Oysa hayat tam da bu sorumluluğun ağırlığıyla mana atfedebilecek bir tecrübedir. Bugün var olmak ideali, görünür olmakla takas edilmiş görünüyor. Fark edilmek, aynılık dünyasında aynılığı bozmadan, başkasının dikkatini çekmek gibi öncelikleri var insanın.

Görülmek bakan göze bağlı. O halde var olmak ödevi yerini görünür olmak ödevine bırakınca insan varoluşunun kararını da ona bakan gözlerin bakışına bırakmış oluyor. Yani kendisi değil dümende başkası oturuyor.

- Kendi sesini duyamaz oluyor.

Evet tam olarak kendi sesini duyamaz oldu. Kral bunun acısını çekiyor ve insanlara bildiklerini ters yüz etmek üzere yeni kriterler öneriyor. Elinde termometre olan sıcağı barometre olan basıncı ölçer. Biz yaşamı başka aletlerle ölçelim diyor. Çaresiz dünya kriterlerimizi belirleyerek çaresizliğimizi ölçelim ki onunla mücadele edelim diyor.

- Kitabı okurken ve duygular arasında kaybolurken bir duygu hakim oldu. "Hep bir şeyler eksik." Hayatlarımızın bu döneminde yaşarken o duygu sende de uyanıyor mu? Neden hiç tamamlanmayacak bir eksiklik duygusuyla yaşıyoruz?

Ebrucum, insan manevi bir özne. Ne olursa olsun hiçbir maddi doyum maneviyat eksikliğinin yerini dolduramıyor. Dünya dünyevileştiğinden beri insan, ruhunun nefes gibi ihtiyacı olan birtakım inceliklerden uzağa düştü. Eksiklik duygusu bundan, kürekle maddiyat atsan insan başını okşayan bir elin eksiğini duyacaktır. Böyledir.

- Kahramanımız henüz yaşanmamış en güzel aşkı mı arıyor? Yoksa aşık olma heyecanına mı aşık?

Aşkın insanı sıradanlıktan koparan aşkınlığından medet umuyor. Neden, çünkü içkin olandan, yani gözle görülen elle tutulan kadar yaşanan bir hayattan bunalmış. Bir sınır durum olarak aşkta insanın kendisiyle karşılaşma ihtimali var. Bana beni bulduracak o sarsıntıyı arıyor. Her şey bunalımla başlıyor çünkü. Ne varsa oradan sonra var. Sanat da kavga da felsefe de… Yaşıyorum demek için buna muhtaç.

- Bunalımdan besleniyor diyebilir miyiz?

Bunalım yaratıcı bir huzursuzluğun manivelasıysa bunalımdan besleniyor diyebiliriz. Bunalım tembelleştiriyor, insanı dünyayla didişmekten alıkoyuyorsa ona besleniyor diyemeyiz. Burada aradığım bunalım aslında dünyevi olandan tiksinmeden doğan bir bunalımdır. Aşkın olanın tersi içkin olandan, derin olanın tersi yüzeysel olandan, incelikli olanın tersi bayağı olandan bunalmaya çağrıdır.

- Hayatımız boyunca yüzlerce belki binlerce kisiyle tanışırız ama birine aşık oluruz. Neden o kisi?

Aşkın metafiziği aklın neden sonuç ilişkileriyle açıklanamaz elbette.

- Neden? Açıklanamayan nedir? Bizi rahatlatacak bir formül olsa... Kitapta ipuçları var sanki?

Açıklanamayan her şey, insana kendini güvensiz hissettirdiğinden, biz bu bilinmezliğe mutlak bir cevap bulmak isteriz. Bir formülünü bulsak ne rahatlayacağız, ama maalesef yoktur. Doğum gibi ölüm gibi aşka da akıl ermez. Sadece........

© T24


Get it on Google Play